Bu zamana kadar okuduğum en farklı “şey”. Şey diyorum çünkü bu bir kitap değil. Roman değil, şiir değil, anı değil, gerçek değil. Ama gerçekten daha gerçek! Gerçeküstü!
Okunması kolay bir metin değil, kabul, lakin bu nasıl bir anlatı yeteneğidir? Aklım almadı doğrusu.
Hapishane ve tımarhane ikilisi hakkında yapılan tespit akıl işi değil. Muazzam bir zeka!
Çok daha iyi kitaplar var mı? Elbette, ziyadesiyle. Fakat bu kadar tuhafı var mı? Çok zor. (Sanıyorum aynı tadı bir tek Walser’in Gezinti’sinde almıştım.) Ağızda kekremsi bir tat bırakıyor bitirdikten sonra. Ömrüm vefa ettiği müddetçe tekrar tekrar okuyacağım sanırım.
Bu bir inceleme yazısı değil, zira Breton an itibariyle kitap inceleyecek bir kafa bırakmadı. Bu, okuduğum kitapları unutmak için salt ufak bir an kollayan belleğime oynadığım bir oyun. Dönüp dönüp bakacağım. Bu sefer kadir kıymet bilmez belleğimin oyununa gelmeyeceğim.
“Güzellik, ya ihtilaçlı bir güzellik olacak ya da hiç olmayacak.”