Hiç Bir insanı unutmak,
bir insandan vazgeçmek,
bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi,
hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,
her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip
ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek,
ama ölmüş gibi ulaşılmaz
Herşey yolunda mı diye sormayacağım. Her şey yolunda diyerek kendini ya da herkesi memnun etmeye çalışan insanlardan daha dipteyiz, belki de daha gökte... Yorum ya da tercih meselesi derler hayata, biz bir şeyleri mecburen yaşarken birbirimize kol kanat germeyi tercih ettik. Cehennemde bir su damlasını yaşatmaya çalıştık, kimine göre behyudeydi çabamız. Sözün özü seni çok özledim...
Unutmak ve olmamış gibi yaşamak kesindir ki insanın kaçınılmaz çaresizliğidir. Herkes için geçerlidir, insan insana yol göstermeye kalkıştığında saçmalar. İnsan insana sevgilim; sadece ayak bağı, umut ettirir, sözünde her zaman kaf dağı...
" bugünü, dünü unutmak için yaşamak, hiçbir halta yaramadı. Aksine unutulması gerekip de unutulamayanlar, katlana katlana çoğaldı. MEĞER önce YARINI UNUTMAK gerekiyormuş …"
Unutmak da tuhaf mesele. Hayatta kalabilmek için birçok şeyi unutmak zorundayız. Geçtiğimiz kış, çok korkunç diş ağrısı çektim mesela. Şimdi düşününce nasıl şiddetli ağrıdığını hatırlıyorum ama o ağrının nasıl bir şey olduğunu hatırlayamıyorum. Örneği fiziksel bir ağrıdan versem de söylemeye çalıştığım şeyi anladığını tahmin ediyorum. Herhangi bir konuda, her hatırlamada aynı ağrıları çekiyor olsak yaşamak dayanılmaz olurdu. Düzeneğimizin bizi koruyan ve kollayan bu şefkatli numarasına bayılıyorum.
ʙᴜ ᴅᴀᴠʀᴀɴışʟᴀʀıᴍı ᴄ̧ᴏᴄᴜᴋᴄ̧ᴀ ɢᴏ̈ʀᴜ̈ʏᴏʀʟᴀʀᴅı. ᴏʏsᴀ ʙᴇɴ ᴢᴀᴛᴇɴ ʙɪʀ ᴄ̧ᴏᴄᴜᴋᴛᴜᴍ, ᴄ̧ᴏᴄᴜᴋʟᴜᴋʟᴀʀıɴı ᴜɴᴜᴛᴀɴ ᴏɴʟᴀʀᴅı.
"Dünyayı Sırtında Taşıyan Balık", Özgür Balpınar'dan okuduğum ilk kitap oldu. Kitabın yorumlarına ve puanına baktığımda beklentim çok yüksekti ve hemen hemen o düzeyde de sevdim kitabı.
Önce konusundan bahsedeyim. Kitap Samed