Somut bir varlık, en küçük bir nesne, sıradan bir hayal ve kaybolmaya yüz tutmuş bir anı Proust’un aynasında öyle bir başkalaşım geçirir ki, dağılan parçacıkların bir araya gelmesiyle kendini yenileyen düş gücü ve onu oluşturan halet-i ruhiye, tek kelimeyle hayran kalınası bir incelik kazanır. Bu olağanüstü ayna, adeta bir sihirli değnek etkisi
"Yaşanan bir şokun üstesinden gelmenin
en iyi yolunun, eskiden tavsiye edildiği gibi
unutmaya çalışmak değil, bunun ne
anlama geldiğini hissetmek ve anlamını
yitirene kadar o şok hakkında konuşmak
olduğu kanıtlanmıştır."
Bilinen bir şeyi unutmaya çalışmak özel bir gayret ister, zira insan daha ileri bir bakış açısına sahip olduğu halde, yapay bir biçimde daha geridekine dönmek zorunda kalır.