Gelişinle tüm gecikmeleri sildin,
Bekleyişin tüm yorgunluğunu unutturdun.
Bazen bazı şeyler tam vaktinde gelir,
Sen de tam zamanında geldin.
Cahit Zarifoğlu
"İçim bağırıyor taya, tanrım bana aşkı bağışladın ama nasıl yaşayacağımı unutturdun, sert boşluk, çelik tekrar, toparlamaya çalıştıkça dağılan bu şey,"
SENİNLE
Ben hep ayrılık şiirleri söyledim
Geri gelmeyecek sevgililer için
Herkes bir şeyler koparıp gitti benden
Ve bir gün yalnızlığıma sen geldin
Tadılmamış mutluluklar verdin bana
Unutturdun yalnızlığı kaç senedir
Yokluğunda bile hep seni yaşadım
Tek sende bilmedim ayrılık nedir
Öyle yakınsın ki bana anlatılmaz
Senden bir parçayım, benden bir parçasın
Her zaman benimle ol, ayrılma e mi
Yanında gecemin sabahı olmalısın
Selam, baba. Ben; oyuncaklarını yaktığın, duygularını incittiğin, en değerlisini -annesini- elinden aldığın o kızım. Senin kızınım demiyorum bak, çünkü bunu hiçbir zaman hissedemedim ben. Çiçeklerimi soldurdun baba. Ne zaman bir çocuk görsem, yaşayamadıklarımın ağırlığı bindi omuzlarıma. Sen benim çocukluğumu çaldın, kelebeklerimin kanatlarını koparttın ve uçmayı unutturdun onlara. Uçup özgür kalmak isteyen bir kelebeğe uçmayı unutturdun. Senin yüzünden yıllardır şu evde hatıralarla boğuşuyorum. Bir insan nasıl sevilmez, sayende anlıyorum.
Değdi mi baba? Söylesene, değdi mi? Gerçekten merak ediyorum, umarım değmiştir çünkü şu yaşımda bile içimdeki çocuk sana ağlıyor. Dünyasının yerle bir oluşuna ağlamıyor, alışkındır o. Çabuk toparlar. Dünyasını yerle bir edene ağlıyor. Sana ağlıyor.”
bana ait.