Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
Şamil, saldırmayı bildiği gibi geri çekilmeyi de biliyor ve kendine güvenini kaybetmiyordu. Geri çekilme emri vermesi, aşiretlerin gözündeki itibarına gölge düşürmüyordu. Savaşta böyle iniş­li çıkışlı durumlar olurdu. Rusların safına geçip sonra yeniden Şamil'e katılan aşiret mensuplarına, dönek gözüyle bakılmazdı. Böyle birçok durumda
Reklam
~Yeni yıl~
Her şeyin yenisi, insan için bir başlangıçtır. Yeni bir gün, yeni bir haf­ta, yeni bir ders yılı, yeni bir dost çevresi ve buna benzeyen bir dizi "yeni" Bu yeniler arasında en umut verici olanı ya da en umut veri­ci olması gerekeni ise hiç kuşkusuz '' yeni bir yıl" dır. Bazı tarihler mutlaka anımsanır. ôrnegin 1789 unutulmayacak bir yıldır. l908 de kolayına unutulmaz. 1919, 1920, 1921, 1922, 1923, 1938, 1946, 1950, 1960, 1971, 1980 gibi tarihleri de kolay­ca anımsarız. Eminim ki sayın okurlarım arasında da bu tarihleri ve bu tarihlerin çağrıştırdığı şeyleri anımsamayan yoktur. Kimileri, laik Cumhuriyetimizi yıkıp lslam şeriatının egemen olduğu bir toplumsal ve siyasal düzen kurmanın savaşımında olacaklar. Devletin kimi kurumları ve bu kurumlarda, bindikleri dalı kestiginin farkında olmayan kimi aymazlar, bunlara sahip çıkacaklar ve akıl­larınca siyasal yatırım yapacaklar. Kimileri, üniter yapımızı bozup federatif bir yapı getirmeye çalışacaklar. Eşitligi reddedip "azınlık" olmak ve azınlığı bir "ay­rıcalığa" çevirmek isteyecekler. Kimileri (bu kez biraz kanla ödedikleri), Turan hayalleriyle kendilerini avutacak. Kimileri, dillerinden "vatan-millet-Sakarya" laflarını düşürmeden, halkı soymaya devam edecekler.
Sayfa 185 - Çınar Yayınları, 3.Basım Istanbul, Mayıs 1995Kitabı okudu
Kimi Sevsem Çıkmazı
Dizi dizime değmişti. Dizinin dizime değişi, Handan'ın annesi için bir kelebeğin kanat çırpışıysa benim için kasırgaydı. Kaç sene geçti, hâlâ unutmam, günde en az beş sefer aklıma gelir. Biliyorum bu durumun, kökeni memeden kesildiğim güne kadar uzanan psikolojik nedenleri vardır. Ama bir kadını unutulmaz yapan şey, bir vakitler ona duyulan arzunun şiddetiyle doğru orantılı değil midir? O arzunun kıyısında, gerçekleşme olasılığının tam yanı başında, sanki arada başka hiçbir engel yokmuş gibi rahat davranabilmekle, kendini o tatlı yanılsamaya kaptırabilmekle doğru orantılı değil midir? Bu olgunun da mı sorumlusu benim mutsuz geçen çocukluğum? Cevap? Yok! Kalırsın öyle...
Sayfa 120 - İletişim Yayınları, 6. Baskı, 2011
Modern Liberalizm>Sosyal Liberalizm
Modern liberaller refahçılığı fırsat eşitliği temelinde savunmaktadırlar. Berli bireyler ve gruplar, içinde bulunduklan toplumsal koşullar tarafından dezavantaj kalınmışlarsa, bu durumda devletin, eşit, en azından daha eşit hayat imkanlan temin etmek amacıyla bu dezavantajları azaltmak veya or- tadan kaldırmak yönünde bir toplumsal sorumluluğu bulunmaktadır. Dola- yasayla yurttaşlar, çalışma hakkı, eğitim hakkı ve yaşanabilir konut hakkı gibi bir dizi refah haklarına veya sosyal haklara sahip olmuşlardır. Refah hakları, devletin verdiği emeklilik, aylık ve belki de kamu tarafından finanse edilen sağlık ve eğitim hizmetleri gibi yönetimin pozitif eylemleriyle tatmin edilebi- leceklerinden ötürü pozitif haklardır. Böylece, 20. Yüzyıl boyunca liberal partiler ve liberal yönetimler toplumsal refah davasına bağlı hale gelmişlerdir. Örneğin, Birleşik Krallık'taki genişletilmiş refah devleti, o zamanlarki ifadeyle beş dev'in -yokluk, hastalık, cehalet, sefalet ve tembellik- üstesinden gelmek üzere hazırlanmış olan Beveridge Raporu (1942) üzerine kurulmuştu. Bu, unutulmaz bir biçimde, yurttaşları beşikten mezara kadar' himaye etme vaadiydi. ABD'de liberal refahçılık 1930'larda F. D. Roosevelt idaresi altında geliştirilmiş ancak 1960'larda John F. Kennedy'nin 'Yeni Cephe' politikalarıyla ve Lyndon Johnson'in 'Büyük Toplum' programıyla zirve yapmıştı.
Sayfa 80 - Felix Kitap
Bir gün bir öğrenci tahtada yazdığı kompozisyonu okurken "Biraz kay" diyerek yanıma oturmuştu, ben de sıra arkadaşıma doğru yaklaşmıştım bir parça. Bacak bacak üstüne atmıştı. Dizi dizime değmişti. Dizinin dizime değişi, Handan'ın annesi için bir kelebeğin kanat çırpışıysa benim için kasırgaydı. Kaç sene geçti, hâlâ unutmam, günde en az beş sefer aklıma gelir. Biliyorum bu durumun, kökeni memeden kesildiğim güne kadar uzanan psikolojik nedenleri vardır. Ama bir kadını unutulmaz yapan şey, bir vakitler ona duyulan arzunun şiddetiyle doğru orantılı değil midir? O arzunun kıyısında, gerçekleşme olasılığının tam yanı başında, sanki arada başka hiçbir engel yokmuş gibi rahat davranabilmekle, kendini o tatlı yanılsamaya kaptırabilmekle doğru orantılı değil midir? Bu olgunun da mı sorumlusu benim mutsuz geçen çocukluğum? Cevap? Yok! Kalırsın öyle...
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Unutulmaz ikili Marcel-Albertine***
...Zaman içinde gerçekleştirilebilecek şey (Zaman'ın verebileceği şey), ister Sanat'ta ister Yaşam'da, ancak parça parça, bir dizi kısmi ilhak yoluyla elde edilebilir - asla bütünsel olarak ve bir anda değil. Marcel-Albertine bağının trajedisi, daha en baştan başarısızliga mahkum olan insan ilişkilerinin tip-trajedisidir.
Sayfa 27 - Metis YayıncılıkKitabı okudu
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.