Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
203 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitap Ursula K. Le Guin'in benim için artık bir Stephen King, Bukowski gibi sığınabileceğim bir liman olduğunu kanıtladığı, okuduğum ve beğendiğim üçüncü romanı.
Bu kitapta dünyalar yaratıyor... okuyucuyu sıcak bir şekilde ağırlıyor ve onları kendi hallerine bırakıp, başka dünyalara seyahat etmenizi sağlıyor. Kısa kısa öyküler uzun bir zaman dilimine bırakıldığında benim aldığımdan daha fazla tat alabilmenize olanak tanıyan küçük bir kitap. Ama dünyamıza bir ayna tutması açısından büyük de bir kitap.
Eski yazarların dünyanın geleceği kaygılarıyla yazdıkları distopyalar, hayallerde kurgulanan ütopyalar ve şimdinin keyifli bir konu tekrarı yaptığı, hayaller üzerine başarılı bir Le guin kitabı.
Herkese merhaba
Bugün bir bilimkurgu kitabıyla sizlerleyim. Uzun bir aradan sonra okuduğum ilk bilimkurgu kitabı.
Yıllar önce gezegene gökyüzünden gelen yabancılar ve zaten gezegende olan yerliler arasında uzun süredir giden bir uyuşmazlık vardır ancak büyük bir tehdit olan başka bir ırk savaşmaya geliyordur. Peki bu savaş iki uyuşmaz kabileyi birleştirecek midir?
Ursula K. Le Guin’i ilk kez okuyorum. Keşke daha önce okusaymışım. Bu kadar akıcı bir dil ve bu kadar güzel bir anlatımı olduğunu bilmiyordum. Kitabın kurgusu ve olayların gidiş şekli de gayet güzel yazılmıştı.
142 sayfalık hızlıca okunabilecek bir kitap. Bölümleri kısa kısa. İlk başta isimlerden dolayı karakterlerin kız mı erkek mi olduğunu anlayamadım ama onun dışında kitapta kötü bir şey hiç yoktu.
Okurken ben çok eğlendim. Aslında insanların kendinden olmayana tuhaf veya düşmanca davranmasını güzel anlatmış. Tanıdıkça aslında o kadar da kötü olmayacağını da gösteriyor insana.
Herkese iyi okumalar.
Zaten o suçlayıcı sesler hiç susmaz, durmadan başının etini yerdi.
Sınav
Menteş, her zamanki gibi beyninin kıvrım aralarından bir şeyler çıkartıp önümüze sunmuş. Bize sunabildiği fikirler böyleyse sunamadıklarını düşünmek bile kudurtur beni. Sadece Derde Deva Randevu serisi değil, Menteşin herhangi bir kitabı, şaşırma duygusunu yetersiz kılar.
DDR serisinde zaman yolculuğu mümkün.
Kısaca... "Menteş, DDR serisinin
Rüyanın Öte Yakası
Kitap tamamen Zhuangzi'nin kelebek öyküsüne dayandırılarak kaleme alınmış. Bunu özellikle belirtmiyor ama o enfes kurgu bunu net bir şekilde ele veriyor. Kitabı çok sevdim. Bitirmek için sabırsızlandım. Karakter sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Rüyalar yüzünden defalarca dolup boşalan ve değişen tek bir mekan var. Aksiyon yok denecek kadar az. Yine de hiç sıkılmıyorsunuz. Sadece son kısım belki biraz daha paradoksal olabilirdi diye düşündüm. Bunun da zararı yok, çünkü öykünün sonuna kadar epey geriliyor ve artık başka bir şey olmasın diyorsunuz.
Bu arada eser yeni bir tür olarak iklim gerilimi açısından da okunabilir. Sanırım çok yakında bu türe ait yeni örnekler de göreceğiz. Kitap hakkında spoiler vermeyeyim ama hatırlamak isteyenler için öykü şöyle:
"Zhuang Zhou kır bir alandayken uykuya dalar. Dalar dalmaz kendini çiçekler arasında oradan oraya dilediği gibi uçarak gezen mutlu bir kelebek olarak görür. O artık kelebek olmuştur, Zhuang Zhou olduğunu bilmez bile. Birden bire uyanınca etiyle kemiğiyle Zhuang Zhou olduğunu anlar. Ama kafası karışır, kendisinin bir kelebek olduğunu gören Zhuang Zhou mu, yoksa, rüyasında Zhuang Zhou olduğunu gören bir kelebek mi olduğunu bilemez. Bunu ayırt edebilecek bir kural olmalı. İşte buna Şeylerin Dönüşümü denir." Bu kısım Wikipedia'dan alıntıdır.
344 syf.
·
Puan vermedi
Kitap birbirinin uydusu olan, birisinde kapitalist birisinde ise anarşist düzenin hakim olduğu iki gezegeni anlatıyor. Anarres ve Urras. Anarşist düzende doğup bu değer yargıları ile büyümüş, kendi toplumunu aşmış ve biraz da kendi toplumu tarafından anlaşılmayan bir fizikçi, kapitalist düzenin yürütüldüğü Urras’a doğru bir yolculuğa çıkıyor.
7. de gelir!
Oteki ruzgar, 6 kitaptan olusan bir serini son halkasiydi. Ilginc sekilde « son » olamayacak kadar acik bitmis bir kitap!
Oldukca surukleyici bir okasar da karakter zengini guzel bir kitapti, oncekilerin nerdeyse tamaminda bas karakter Ged olurken burada neredeyse yardimci « yaratici fikirli bir yardimci » konumunda karsima cikti.
Tehanu ve Kizilagac etrafinda sekillenen guzel bir hikaye ile serinin son kitabinin kapagini kapttim, bizer bitmez « 7. de cikarmis ya » dedim, umarim diyerek birmek yerinde olur.
Zaten diger kitaplari okuyanmar buraya kadar okuyacaktir diye dusunuyorum ama olurda sondan baslamayi sevenler varsa, bu pek yerinde bir karar olmaz, bastan sona okumak daha iyi olacaktir.
Le Guin’e saygilar…
Mülksüzler | Ursula K. Le Guin incelemesi
Kendilerine 'Odocu' diyen bir grup insanın yaşamına tanıklık ederek hikayeye başlıyoruz. Bu insanların ataları üç kuşak önce bilinen Dünya'dan göç ederek yeni bir gezegene, Ay'a taşınıyor ve burada 'ikircikli bir ütopya' kuruyor. Le Guin'in kurduğu ideal dünyanın diğer örneklerinden farkı, her şeyi tüm
2024 Okuma Listesi
17. Hafta - 17. Kitap
2024 yılında okuduğum 17. kitap, Ursula K. Le Guin’in Ümit Altuğ çevirisiyle Ayrıntı Yayınlarından çıkmış olan Karanlığın Sol Eli adlı bilimkurgu romanı oldu. Elimdeki 2022 baskısı. Bilimkurgu sevdiğim bir tür olmasa da bu kitabı, çok önemli iki ödül olan Hugo ve Nebula’yı kazandığı ve özellikle de
Yaptım, yaparım, yapmasam mı?
Bütün olarak kaleme alınmış bir hikaye değilde bir derleme gibi. Serinin ilk kitabı olmasına rağmen bizi hikayenin içine sürüklemekten çok olayların sonucuna varmaya odaklanılmış ve bu doğrultuda hikayenin derinliği kaybedilmiş. Seyahat ederken okunabilecek güzel bir hikaye fakat daha fazlası beklenmemeli, serinin devamında belki durum farklıdır.
Yerdeniz Büyücüsü
Herkese Merhaba <3
Fantastik kitapları klasikler veya çağdaş edebiyat kadar okuyamıyorum ben ne yazık ki! Yeni yeni başladığım bu türe Ursula’nın Yerdeniz serisinin ilk kitabı olan Yerdeniz Büyücüsü ile bir giriş yaptım. Ursula tüm eserlerini okumak istediğim bir yazar. Mülksüzler adlı eseri çok gözümü korkuttuğu için şimdilik Yerdeniz ile başlangıç yapmak istedim. <3
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Gont adasında keçi çobanlığı yapan Ged’in (Çevik Atmaca) yetenekleri cadı olan teyzesi tarafından küçük yaşta keşfedilir. Ve ona ufak tefek büyüler öğretmeye başlar.
Yaşadığı yerin işgal edilmesi esnasında yaptığı büyü sayesinde halkını ve köyünü kurtaran Ged, büyücü Ogion’un himayesi altına girer.
Daha sonra büyücülük alanında kendini daha fazla geliştirmek için büyücülük okulu olan Roke’a gider. Bu okulda kendini çok çabuk ispat eden Ged hırsının ve gururunun kurbanı olur. Gücünün büyüklüğünü ispatlamaya çalışırken karanlık taraftan gelen bir gölgeyi başına bela eder.
Peki Ged bu hikayede av mı yoksa avcı mı olacaktır?
Her insan hata yapar.
Her insanın korkuları vardır.
Önemli olan yaptığımız hataları kabul edip korkularımızın üstüne gidebilmektir. Büyümekte böyle bir şey belkide…
Ursula’nın kurduğu dünyayı genel olarak sevdiğimi söyleyebilirim. Metaforlarla ördüğü fantastik dünyanın içine felsefi ögeler katarak okuyucuya her yönden lezzetli bir okuma sunmuş. Yani yok yok kitapta…
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3