II. Leopold’ün şahsî yönetimindeki Kongo’da işlenen insanlık suçları hakkında yazılmış ve on beş dile çevrilmiş olan Adam Hochschild’in Kral Leopold’un Hayaleti: Sömürge Afrika’sında Açgözlülüğün, Dehşetin ve Kahramanlığın Hikâyesi (King Leopold's Ghost: A Story of Greed, Terror, and Heroism in Colonial Africa, USA 1998) adlı eser konunun çağımızda tüm çıplaklığı ile ayrıntısı olarak ele alındığı önemli bir çalışmadır.
...Hochschild eserinde Kong’da sömürge idaresindeki soykırımı suçunu “büyük unutkanlık” olarak tanımlayarak bir kez daha tartışmaya açmıştır.
Bu kuta inanma, iyilik kıl
Bugün sendeyse yarın başkasında bil
Bu kuta güvenme ey kut bulan
Gelen kut bir gün gidecektir
______________________________
bu kutka ınanma usa edgü kıl
bu kün munda erse yarın anda bil
bu kutka küwenme ay kut bulğuçı
keligli-turur kut yana barğuçı
Çünkü eski bahçelerde değiliz
Eskidendi elmanın ağaçtan düştüğü
Şimdi yalnız 1/2 gt2
Kapsar yıldız kaymalarını
Ayıklamalı evren görütünü
Usa uygun bir düzene koymalı.
Çünkü bu dünyanın yanıbaşında ve onun üstünde ikinci bir dünya vardı, Kastalya'daki dünya, entelektüel dünya, pay olarak yaratılmış, daha düzenli, daha korunaklı bir dünyaydı bu, ama sürekli bir gözetim ve egzersiz gerektiren bir duruma kısaca hiyerarşi dünyasıydı. Doğru olan, öbür dünyaya haksızlık etmeksizin ya da onu aşağılamaksızın, ayrıca belirsiz bir de özlem ya da nostaljiyle bir gözünü ondan ayırmaksızın hiyerar dünyasının hizmetinde çalışmaktı. Çünkü Kastalya'daki küçü dünya öbür büyük dünyaya hizmet etmekteydi, bağrından öğretmenler çıkarıp veriyordu bu büyük dünyaya, kitaplar veriyor, yöntemler sunuyordu, entelektüel işlevlerin ve ahlaksal değerlerin saflığını yitirmemesi için çalışıyordu, bir avuç seçkin insan okul ve barınak olarak kapılarını açmış duruyordu ortada; öyle insanlar ki, yazgıları usa ve gerçeğe yaşamlarını adamakti. Ne diye her iki dünya uyum içinde ve kardeşçe yan yana, iç içe yaşamazdı sanki? Ne diye insan her ikisini de ruhunda barındırmaz ve birbiriyle uzlaştıramazdı?
Var olmuş her insan bir erkek sperminin bir kadın yumurtasını döllemesi sonucu dünyaya gelmiştir. Ruhu üflenen ilk bebeği düşünün. Anne ve babasına çok benzeyen bu bebeğin tek farkı, ebeveynlerinin aksine, bir ruha sahip olması. Biyolojik bilgimiz, bu bebeğin korneasının ebeveynlerinkinden daha bombeli olmasını rahatlıkla açıklayabilir. Tek bir gendeki minik bir mutasyon bu değişikliği izah edebilir. Ancak biyoloji, bir parça bile ruhu olmayan ebeveynlerden ebedi ruha sahip bir bebeğin doğmasını açıklayamaz. Tek ya da birden fazla mutasyon, bir canlıya tüm değişimlerin karşısında durabilecek, hatta ölümü yenebilecek bir öz sağlayabilir mi?