(Üşenme oku) Dünyayı Dolaştım Giymedim Başıma Taç, Ne Zengini Tok Gördüm Ne de Fakiri Aç, Yarabbi Öyle Bir Fevzi Kanaat Ver ki;  Namerde Değil Merte de Eyleme Muhtaç..  Şu Çeşmenin Haline Bak, Su İçecek Tası Yok, Kırma Kimsenin Kalbini Yapacak Ustası Yok... #YUNUS EMRE#
Benim bir oğlum olsaydı, her şeyden önce ona duygularını özgürce ifade etmesini öğretirdim her halde.. “Erkekler ağlamaz” lafı koca bir palavradır, erkeklik gözyaşıyla ölçülmez, mertlikle ölçülür oğlum derdim. Bir erkeğe en çok yakışan şey, ne kirli sakal, ne havalı güneş gözlüğü, ne yırtık kot; “merhamettir." Sen kurda kuşa, ağacın dalından,
Reklam
Üşenme oku lütfen!
"Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları" - John Perkins'in kitabından alıntıdır; Sene 2005 Türkiye ile bir alâkası olmayan John Perkins kitabında anlatıyor; "Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız. Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle. O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi "ASLA" o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje‘ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır. Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır. Plan böyle işler. Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; "Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Millletler de bizim için oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın... " Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz. Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir."
Üşenme oku;
İnsanlığa hizmet yolunda büyük işler başarmayı düşlüyorum sık sık. Gerçekten de insanların mutluluğu uğruna çarmıha gerilmeye bile giderim belki ama öte yandan bir insanla aynı oda da iki gün yalnız kalmaya dayanamam. Bunu, deneyimlerimden biliyorum. Bana yakın olunca kişiliği onurumu eziyor, özgürlüğümü kısıtlıyor gelgelelim kişilerden nefret ettiğim ölçüde insanlığa olan sevgim artıyor.
Yaptıklarımızı olumlayan yasalar buluyoruz; sanırım aklımız böyle işliyor: Buyurgan iç huzurumuzun boynu bükük kölesi olarak. (Çetin, burayı anlamadıysan lütfen üşenme, bir kere daha oku!)
üşenme oku. :)
Namazı kıldın mı?” diye sordum? “Kıl kıl bitmiyor!” dedi… Hafif tebessüm ettim biraz bekledim! Sonra oldukça yumuşak bir ses tonuyla: “Ye ye bitmiyor, Cenab-ı Allah sürekli veriyor!” dedim. Başı biraz öne eğildi.. Biraz bekledim sonra: “İç iç bitmiyor, Yüce Allah sürekli veriyor!” dedim. Baş biraz daha eğildi! Biraz bekledim sonra… “Eskit eskit bitmiyor, Yüce Allah yenilerini veriyor!” dedim. Başı biraz daha eğildi.. Sonra birden başını kaldırdı gözünden damlalar dökülüyor! Çok kısık bir sesle “Müsade edersen namazı geciktirmeyim” dedi. Tebessüm ettim! Ölü değilsen, Deli değilsen, Kâfir değilsen, Çocuk değilsen, Hayvan değilsen, NAMAZ! NAMAZ! NAMAZ! YÂ RABB’Î! Bizlere ve nesillerimze Namazı Sevdir… Helâl rızık nasib ederek ölüm gelinceye kadar…hüsn-ü hâlinde namazkar kılabilmeyi nasib ve müyesser eyle… Yüce ALLÂH’ım!
Reklam
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.