Aramayan var mı ki?
Ağladım, güldüm, gözyaşlarımla çok tren camı ıslattım; çok mektup yazdım ve yaktım; çok kez dolaştım yapay bir kentin caddelerinde birini arayarak. Yıllarca arayarak. Ve kimsenin inanamayacağı kadar arayarak. Parklardan, bulvarlardan geçtim. Çok kişiye benzettim. Binlerce kere benzettim. Sonra binlerce kez yanıldığımı anladım ve yine uslanmadım.
(...) Ağladım, güldüm, gözyaşlarıyla çok tren camı ıslattım; çok mektup yazdım ve yaktım; çok kez dolaştım yapay bir kentin caddelerinde birini arayarak. Yıllarca arayarak. Ve kimsenin inanamayacağı kadar arayarak. Parklardan, bulvarlardan geçtim. Her gün aynı yerlerden geçer diye geçtim. Yıllarca geçtim. Çok kişiye benzettim. Binlerce kere benzettim. Sonra binlerce kez yanıldığımı anladım ve yine uslanmadım. Ve yine benzetmeye devam ettim başka günlerde. Günde gezdiğim sarf ettiğim km.lere kimseler inanmaz. Kendimi hiç tükenmeyecekmişcesine harcadım. Yıllarca sanki bir intihar kılıcının ucunda yaşadım. Gülmeyi unuttum. Daha doğrusu, ağlanacak yerlerde güldüm. Gülünecek yerlerde gülemedim. Hep benden bir şey sarfedildi. Hiç bitmeyecek sandığım bir şey. Ve seçmedim. Ve seçilmedim. (...)
Reklam
Ben olamıyorum sen ol!
Hayat ve kader insanı ne kadar zorlasa da, yürüdüğü yoldan çıkartmaya çalışsa da, önüne caydırıcı seçimler sunsa da; bir hayatta, bir beden de, bir yürekte bir tane isim olmalı.. Belki de sınanıyoruz, karşımıza sürekli başka başka kişiler çıkıyor, o kişiler hayatımızın bir tarafında yer almak istiyor ve belki de bunun için her şeyini ortaya
Sana Islandım
Ürkek bakışlarında kaybolan umutlarım vardı Avuç içlerimin sıcaklığında sarsılan hüzünlerim sonra Kül dedim kordum Gel dedim utançtım Sus dedim uslanmadım Ben İstanbul'a değil Sana ıslandım
uslanmadım...
Yazılan gelir başa alınyazısı kader bir gezinme olacaktır bir dağa tırmanma olacaktır kişi sonunda ancak kendini yaşar! Duyun gönüldaşlarım duyun işitin beni düşmanlarım ipten henüz döndüm ama çok şükür uslanmadım! -Salih Mirzabeyoğlu-
Aldatıldım en güvendiğim duygularım tarafından aldatıldıtım! Hatta ve hatta uslanmadım... taha 10.02.2015
Reklam
Evet, doğdum, büyüdüm, haykırdım; sesimin uzaklara ulaştığını gördüm; sesim sert kayaları bile etkiledi; öylesine etkiledi ki, onlar o sesleri geri çevirmeyi uygun buldular. Ağladım, güldüm, gözyaşlarımla çok tren camı ıslattım; çok mektup yazdım ve yaktım; çok kez dolaştım yapay bir kentin caddelerinde birini arayarak. Yıllarca arayarak. Ve kimsenin inanamayacağı kadar arayarak. Parklardan, bulvarlardan geçtim. Her gün aynı yerlerden geçer diye geçtim. Yıllarca geçtim. Çok kişiye benzettim. Binlerce kere benzettim. Sonra binlerce kez yanıldığımı anladım ve yine uslanmadım. Ve yine benzetmeye devam ettim başka günlerde. Günde gezdiğim, sarf ettiğim km.lere kimseler inanmaz. Kendimi hiç tükenmeyecekmişçesine harcadım. Yıllarca sanki bir intihar kılıcının ucunda yaşadım. Gülmeyi unuttum. Daha doğrusu, ağlanacak yerlerde güldüm. Gülünecek yerlerde gülemedim. Hep benden bir şey sarf edildi. Hiç bitmeyecek sandığım bir şey. Ve seçmedim. Ve seçilmedim. (...)
162 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.