Ahmed Arif ve şiirleri için yeni birşey söylemek zor. İki kere tutuklandı ve eğitimini tamamlayamadı. Sevgisini överek, öfkesini yererek, saklamadan, korkusuzca tüm çıplaklığıyla şiirlerine yediren bir şair benim nezdimde. Şiirleri 68 kuşağını isyan ve başkaldırıyı simgeliyor. Yaşadığı dönemde siyasal baskılara, üniversitede ve hapiste, Nâzım' dan sonra şiir yazmak, boşuna gayret sözlerine aldırmadan, Nâzım'ın yolunu, kendisine yol seçti. Kendisinin de dediği gibi '' O günlerde asıl moda, Orhan Veli gibi yazmaktı. Üstelik çok kolay bir yoldu bu. Biraz yaradılış gereği, biraz da şiirin, gıdıklama, alay ve ucuz espri ile asla bağdaşmayacağına olan inancımdan, bu yola bakmadım bile. Orhan Veli olsun, çevresindekiler olsun, birer küçük burjuvadır. Oysa ben Doğuluydum. Az gelişmiş değil, sömürülmek için kasıtlı olarak geri bırakılmış bir ülkenin bir çocuğuydum.'' Yazdığı şiirler döneminde o kadar beğenildi ki şarkılara söz oldu, bir çok sanatçıya ilham oldu. Ay Karanlık, Uy Havar, Leylim-Leylim, Hasretinden Prangalar Eskittim gibi şiirleri hayranı olduğum Ahmet Kaya gibi dönemin önde gelen sanatçıların eserlerinde ses ve vücud buldu. Ahmed Arif'in İlk ve tek şiir kitabının olması üzücü. Buna rağmen kitabın günümüze kadar 70 ye yakın baskısı yapılmıştır.