Ses ayrı, öfke ayrıdır. Sesi öfke sanmak ya da öfkeyi ses sanmak yanılgısı, insanları ve toplumları, ya tam bir uyuşukluğa, ya dizginlenmez bir felâkete götüren, görüş ve anlayış yanlışları veya saplantılarıdır.
Ses'in öfkesi olduğu, öfkeli olduğu anlar olabilir. Sesin bütün anlam ve amacına hakim olmamak şartıyla, çok nadir durumlarda, doz ve ölçüsü kaçırılmamak kaydıyla, yalnız ve yalnız «uyarma» maksadıyla sesin perdesi yükselebilir, hatta öfke atmosferine çıkabilir.
Ses, öfke atmosfer veya stratosferine yükselebilir, ya da çağlayanına yansıyabilir ama, orada saplanıp kalmamak ve aslına dönmek niyetinden asla saşmamak kaygısını kaybetmeksizin.
Sesin öfkeden ibaret olması insanlık için en kötü bir talihsizlik, Sesi olmayıp sadece öfkesi olmak ise, aşağıya doğru en büyük düşüşü.
Ses, ilerleyerek ruhun en yüce niteliklerine bürünüp, aşka ve sırra dönüşür, öfke ise, ine ine, üst üste katlana katlana, katmerlene katmerlene, öçe, kine...
Biri ruhun cennetine, öbürü nefsin cehennemine pencere açar.
Ses, yapmaya, öfke yıkmaya götürür kişiyi. Biri bir mimari planına ve mermere, ahenk ve simetriye, kozmosa; öbürü, kazma ve küreğe, kakafoni ve katastrofa, kaosa eğilimlidir.
Ses, aksiyon, öfke çok kez reaksiyondur. Hele,
bir ülkü aksiyonuyla ilişkili olmadığı zaman…