Geldigi günlerdeydi herhalde, bayrak töreninden sonra merdivene
çıktı, şöyle bir konuşma yaptı. Her cumartesi bir iki, bazen
üç saat konuşurdu. Belki derslerden çok bu konuşmalar etkilerdi
bizi. "Ünlü bir ilim adamı, bir yazar, Halep demiryolu
boyunca, Arabistan'dan Almanya'ya kadar süren bir yolculuk
yapmış. Tren penceresinden gördüklerini oldugu gibi yazmış.
Arabistan'da diyor, insanlar yolların kıyısına, agaç gölgelerine
boylu boyunca yatmışlar, horul horul uyuyorlar. Suriye'ye do~ru
baktım, insanlar oturmuşlardı, yüzlerinde bir tembellik, bir
miskinlik vardı. Anadolu'da ayaga kalkmışlardı, ama gene tembeldiler,
gene isteksizdiler. Gidecekleri yere agır agır, sallana
sallana gidiyorlardı. Trenimiz Bulgaristan'a girdi, insanların yürüyüşü
degişti. Baktım hızlı hızlı yürüyoriardı. Avusturya'ya
geldik, insanlar daha bir canlıydılar. Hele Almanya'da, insanlar
yürümüyor koşuyorlardı. Hatta döner merdivenler yapmışlardı,
bir yandan insan gidiyor, bir yandan merdiven dönüyor,
onu gidecegi yere daha çabuk götürüyordu. Işte arkadaşlar,
Arabistan'dan Almanya'ya doğru insanın görünüşü ve uygarIıgın
yükselişi budur. Biz ayakta uyuklayacak bir ulus degiliz.
Öyle olmamalıyız. Milletimize bu kişiliği kazandırmalıyız. Biz
işte o zaman kalkınacagız. Bu gerilikten o zaman kurtulacagız!