Oblomov konusu ve uzunluğu sebebiyle bazı okuyucular tarafından oldukça sıkıcı bulunabilen bir kitap aslında. Bende başlangıçta bu tarz bir önyargıyla başladım diyebilirim. Ancak Oblomov’u ve Oblomovluk terimini akış içerisinde öğrendikçe benim için bir hayli cazip bir kitap oldu. Kitabın giriş kısmında yazarın bu kitabı kendi toplumundaki “Oblomovluk” tutumunu yani tembellik, uyuşukluk, iş görememe, hayatta bir yer edinememe, derebeylik sisteminden kalan alışkanlıkların kaldırılması için yazdığını anlatıyor. Aslında Doğu’nun (Rusya’yı Doğu olarak tanımlıyor) Batı’dan neden geride kaldığını kendi bakış açısıyla anlatıyor.
Kitabı okurken “Oblomovluk”un her toplumda farklı örneklerinin bulunduğunu gözlemleyebiliriz. Kitaptaki Ştoltz karakterinin aktifliğini, tuttuğunu koparan tavrını sevdiğimiz gibi Oblomov’un bazı durumlarda ne kadar haklı tespitleri olduğunu da görüyoruz. Okurken Oblomov’a kıyamayıp, bu denli uyku halinde olmasına anlam verememekte okuyucunun ikilemlerinden biri olsa gerek.
Genel olarak gerçekten sağlam bir konu üzerine kurulmuş, insana dair güzel tahlillerin olduğu bir kitap. Canı yürekten tavsiye ediyorum. 620 sayfa olması gözünüzü korkutmasın. Selam ve dua ile.