Sedef

Sedef
@uyku_suz
"Her şeyi, her şeyi, bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak yerlere saklamalı..."
Reklam
Artık ne mutlu ne de mutsuzum. Her şey geçip gidiyor. Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde "insan" dünyasında tek gerçek şey bu. Her şey geçip gidiyor. Bu yıl yirmi yedi yaşına gireceğim. Saçlarım beyazladı diye insanlar genelde kırkımı geçtiğimi sanıyor.
Sayfa 112Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"O güne kadar görmediğim bir nezaketle gülümsüyordu. O mutluluk ve minnet dolu gülümsemeyi gördüğümde yüzümü çevirip ağlamaya başladım. O gülümsemeyle tamamen dağılmıştım, Diri diri gömülmüştüm ben."
Sayfa 108Kitabı okudu
Affetmek ya da affetmemekle ilgili değil. Yoşiko herkese güvenir. İnsanlardan nasıl şüphe duyulur bilmez. Trajedi de burada yatıyor. Tanrıya soruyorum: Güvenmek bir suç mudur?
Reklam
"Toplum dediği tam olarak neydi? İnsanın çoğulu mu? Toplum denen şey tam olarak nerede bulunuyordu?"
"Dil Balığı'nın verdiği öğütler heni küçük düşürdüğü için kaçıyor değildim. Ona tamamıyla hak verdiğim için kaçtım."
"Bir adamın parası bittiğinde... kalbini kaybeder, değersizdir. O kadar zayıflar ki gülemez bile, garip bir aşağılık kompleksine kapılır, çaresiz kalır ve kadını kendinden uzaklaştıran o adam olur. Bu noktada yarı delirir ve uzaklaşana kadar itmeye, itmeye ve itmeye başlar. En azından okuduğum bir kitapta öyle yazıyor. Üzücü, değil mi? Ne yazık ki bu duyguyu çok iyi biliyorum."
Ve resimlerin gerçek benliğimin bir ifadesi olduğunun farkına varmamalarından, daha çok onları soytarılığının yeni bir uzantısı olarak görmelerinden ve onlara komik bir şaka gibi davranmalarından korkuyordum. Bu katlanılamayacak kadar ağır olurdu, bu yüzden resimlerimi bitirir bitirmez dolabımın en derin köşesine saklıyordum.
"İnsan hayatı karşılıklı olarak kandırılıp hiçbir şeyin farkına varmadan birbirlerini incittiği ve bu tuhaflığın bariz bir şekilde ortada olduğu örneklerle dolu."
Reklam
Hiçbir zaman adil yargılanmayacağımın çok iyi farkındaydım. Sonuç olarak, başkalarına yardım için başvurmanın bir faydası yoktu. Yapabileceğim tek şey, diye düşündüm,susmak, tahammül etmek ve soytarılığıma devam etmek.
"Bana göre "saygı görmek", her şeyi bilen ve herşeye gücü yeten biri beni görene, yüzümü bir avuç toz haline getirip beni ölümden beter bir utanca mahkûm edene kadar herkesi mükemmele yakın bir hileyle kandırmak anlamına geliyordu."
Ne başkalarıyla tartışabilir ne de kendimi savunabilirdim. Biri beni eleştirirse, ilk düşüncem karşımdakinin tamamen ve bütünüyle haklı olması gerektiğiydi, çok büyük bir hata yapmış olmalıydım, her şey bu kadar basitti işte. Bu tür saldırılara uysal bir sessizlik içinde katlanırdım ama içten içe istırap içinde kıvranır, dehşetten delirirdim neredeyse.
"Dahası, ailem tarafından azarlandığımda asla karşılık vermezdim, bir kez bile. En küçük azarlama bana kulakları sağır eden bir gökgürültüsü gibi gelirdi ve beni o kadar büyük bir güçle yere sererdi ki çıldıracak gibi olurdum."
"Işığı çağırabileceğimi nereden bildin?" diye sordum fısıltıyla. Yüzünü bana çevirip dudaklarına belli belirsiz bir sırıtış kondurdu. "Sana inanıyordum."
80 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.