Agorafobide bir vaka örneği
33 yaşında, iki çocuklu, ev kadını. Yalnız başına evde kalamama, yalnız sokağa çıkamama, otobüs, taksiye binememe, tek başına herhangi bir mağazaya girememe, karanlık, asansör, uçak, köpek korkularından yakınmaktaydı. Evde zorunlu olarak yalnız kaldığında sanki birisi kendisine saldıracakmış gibi kapıları kilitliyor, tekrar kilitliyor, perdeleri
Sayfa 348 - Nobel Tıp
Ta ki sonunda herkes birbirini boğazlama noktasına gelene dek.
Köklü değişikliklerden genellikle pek hoşlanmayız. Yeryüzünde­ki bütün sefalete, adaletsizliğe ve mutsuzluğa rağmen, kendi kendimizi ve öteki türleri yok ettiğimiz bir dünyada yaşıyor olmamıza rağmen, kurulu düzenle, kitaplarla ve birbirimiz­le uyuşmayı sürdürürüz. Hep birlikte uyum içinde yaşamaya devam ederiz. Oysa anlaşmanın getirdiği yalancı uyum duy­gusu, bizi felakete götüren rayları sağlamlaştırır. Yine de, an­laşmazlık çıkararak sevimsiz olmak istemeyiz. Birbirimiz­le ve yetkililerle uyuşma çabasını sürdürürüz.
Reklam
Nitekim bir uyum bir akorttur ve bir akort da bir tür uyuşmadır. Ayrışan şeylerden, ayrıştıkları sürece bir uyuşma oluşması imkânsızdır. Aksine ayrışan ve uyuşmayan uyum sağlayamaz.
"Evliliklerin, uzun süreli arkadaşlıkların, olumlu iş atmosferlerinin, yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkilerin kalıcı olabilmesi ancak uyuşmayla mümkündür. Bir şey ters gittiğinde danışmanın, öğretmenin, endüstri psikoloğunun, halkla ilişkiler uzmanının görevi, taraflar arasında yeniden uyuşma sağlamaktır. Köklü değişikliklerden genellikle pek hoşlanmayız. Yeryüzündeki bütün sefalete, adaletsizliğe ve mutsuzluğa rağmen, kendi kendimizi ve öteki türleri yok ettiğimiz bir dünyada yaşıyor olmamıza rağmen, kurulu düzenle, kitaplarla ve birbirirmizle uyuşmayı sürdürürüz. Hep birlikte uyum içinde yaşamaya devam ederiz. Oysa anlaşmanın getirdiği yalancı uyum duygusu, bizi felakete götüren rayları sağlamlaştırır. Yine de, anlaşmazlık çıkartarak sevimsiz olmak istemeyiz. Birbirimizle ve yetkililerle uyuşma çabasını sürdürürüz, ta ki, sonunda herkes birbirini boğazlama noktasına gelene dek. Uyuşma, uyuşmazlıkla değil, tam bir kargaşayla sonuçlanır. Ama o ana dek, olumsuz beyanlarda bulunmaya cesaret edemeyiz. Kendi kurduğumuz hapishanelerde kendi kendimizin sansürcüsü oluruz."
Sayfa 177Kitabı okudu
‘Algofobi siyasete de yansır. Uyum ve uyuşma baskısı artar. Siyaset palyatif bir alana yerleşerek her türlü canlılığı yitirir. "Alternatifizlik" siyasi bir ağrı kesicidir. Muğlak "orta yol" palyatif bir etki gösterir.’
Sayfa 13 - Algofobi - Acı KorkusuKitabı okudu
Fragmanlar
“Aynı şekilde doğa karşıtlara ulaşmaya çabalar ve benzerlerden değil karşıtlardan bir uyum meydana getirir. Kuşkusuz tıpkı erkeğin dişi ile birleşmesi gibi, birleşme hemcinslerin arasında değil, karşıt cinsler arasında olur, ilk uyuşma karşıtlar aracılığıyla olmuştur, benzerler aracılığıyla değil. Benzer şekilde sanatta doğayı taklit ederek üretir. Çünkü resim sanatı beyaz ve siyah, sarı ve kırmızı renkleri karıştırdığında doğal nesnelerin asılları ile uyumlu suretlerini meydana getirir; müzik ise tiz ve pes sesleri uzun ve kısa sesleri karıştırarak farklı seslerden tek bir ahengi meydana getirir; dil bilgisi ise sesli ve sessiz harflerin karışımını yaparak kendilerinden çıkan bütün sanatı bir araya getirir. Bunlar böyledir ve ‘karanlık’ Heraklitos şöyle der: Bağlantılar: Bütün ve bütün olmayan, bir araya gelen ve ayrılan, birlikte söylenen ve ayrı söylenen, her şeyden bir ve birden her şey.”
Reklam
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.