Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Reklam
Bol bol okumak niyetiyle
MEVLÜD BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Zatına layık şekilde, hamdu sena Allah’a Sınırsız selat ve selam, yüce Resulullah'a Nurlandırıp güçlendirdi, bu biçare ümmeti Verdi rahmetinden bize, habibi Muhammedi
Rüyakar -İdil’e- Göz fazladır görmeye senin yanında uyu1mak rüyadır bana güzel rüyakar,
_Harcamaktan keyif aldığınız zaman boşa harcanmış zaman değildir. _DüşünceIerim için öImeyi göze aImam, çünkü yanıIıyor oIabiIirim. _Her istediğini elde edememek, mutluluğun ayrılmaz bir parçasıdır. _Mutluluğun sırrı, dünyanın korkunç bir yer olduğu gerçeğiyle yüzleşmektir. _İşte evren karşımızda duruyor ve hepsi bu. _Ya bu din adamları bize
Baba köşeye serilmiş yer yatağında kıpırtısız yatıyor. Dışarıda kar, tipi, fırtına. Çoktan sönmüş odun soba­sının ısıtamadığı oda yonga yanığı, kolonya, ilaç, sucuk kokuyor. Sobada ızgara sucuk, küçük kızın hasta nöbeti rüşveti. Hiçbir zaman doyasıya yenilemeyen sucuk payı bu defa biraz daha fazla. Pencerenin tahta kepengi kilidinden kurtulmuş, sert rüzgarla biteviye çarpıp duruyor. Küçük kızın gözleri ağırlaşmış, içi geçti geçecek. Yarın okul tatil, bütün gün uyursun, demişti anne yatmaya giderken. O kadar peri­şan görünüyordu ki, içi burkulmuştu. Yarın okul tatil ama ben şimdi uyumak istiyorum, diyememişti. Tahta panjur bu defa balyoz gibi vuruyor pencereye, cam titreşiyor, gürültü odanın içine doluyor. Kız, babanın yatakta debelendiğini görüyor. Adam doğrulmaya çalışı­yor, beceremiyor; belden aşağısı felçli. Bir şeyler söylüyor, anlaşılmıyor. Ne istediğini anlama umuduyla yatağa yak­laşıyor. "Canım kızım," diyor adam ya da babanın öyle dediğini sanıyor, eski güzel günlerde hep, canım kızım, derdi ona. Tek sevdiği ben miydim? Anne alıngan bir ses­le tekrarlardı bunu: "Tek sevdiği insan sensin."
Sayfa 13
Reklam
20 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.