"Seversin vazgeçmeyi. Bu işten de vazgeç. Mutluluğundan vazgeçtiğin gibi!.."
Ben sevmem vazgeçmeyi... Bu yüzden başlarda kitap beni ne kadar zorlasa da, fazla karamsar gelse de biraz ara verip dinlendim ama okumaktan vazgeçmedim, iyi ki de devam etmişim. Başlarda zorladı diyerek kitaba karşı önyargı oluşturmak istemem. Benim kafamın
Adı yaşamak olup da bu kadar ölüm barındıran, insanı derinden sarsan bir yaşam hikayesi.. Derin acılar kederlerle dolu iç sızlatan bir hikaye.
Uyuşturucu bağımlısı ve genelev ziyaretleri yapan Fugui, bir kumarhanede aile servetini, arazisini ve malikanesini kaybeder. Fugui, ikinci bir çocuğa hamile olan karısı ve küçük kızıyla birlikte eski bir kulübeye taşınmak zorunda kalır ve kendisine çiftçilik yapması için küçük bir arazi parçası verilir. İki yıl boyunca Milliyetçi Parti için bir asker olarak İç Savaş'ta savaşmak için yeni kabul etmeye başladığı hayatı terk etmek zorunda kalır. Kültür Devrimi daha fazla yıkıma yol açar ve ailesine büyük acı verir.
Bu kitapta resmedilen baskı en açık şekilde insanlık dışı ve yanlış yola sapmış diktatörlerin (iç savaş ve kültür devrimi) baskısıdır. Ama daha da önemlisi, "komünist" bir toplumda bile işçilerin sistematik olarak ezilmesidir.
Kitabın zamanında neden yasaklandığını okurken çok iyi bir şekilde anlayacaksınız.
Hakan Günday diyince akla yeraltı edebiyatı gelir. Ama kendisine sorulunca bu soruyu kendisi ben yeraltı yazarı değilim der. Alkol, cinsellik, küfür, sıradaşılık, sadistlik bu akımın aslında en belirgin özelliklerinden ve Hakan Günday ında kitabında fazlasıyla bu saydıklarımın mevcut. Yani Hakan Günday ın kabul edip etmemesi pek önemli değil. Kendisi
Fedailerin Kalesi Alamut kitabı hariç pek meşhur olabilmesine vesile kitabı da işin aslı yoktur. Tüm edebi ağırlığını ve araştırmalarını bu kitabın üzerine vermiş ve harika bir eserin oluşmasını sağlamıştır.
"Az ölçüde alınan bir uyuşturucu madde gibi bir parça hayal de iyi şeydir. Bu, çalışan zekanın, bazen oldukça sert ateşlerini uyuşturan, beynin içinde saf düşüncenin sert kıyılarını düzelten, şurada, burada boşlukları, aralıkları dolduran bütünleri birleştiren, düşüncelerin köşelerini hafifleştiren, gevşek serin bir buhar yaratır. Yalnız aşırı hayal batırır boğar. Bütün bütün düşünceden ayrılıp kendini hayale kaptıran fikir işçisinin vay haline ! Kolayca kurtulabileceğini sanır, sonun da hepsinin aynı şey olduğunu söyler. Hata ! düşünce zekanın çalışmasıdır, hayal zevkin işidir. Hayali düşüncenin yerine koymak zehri besinle karıştırmak demektir. ! "
Hakan Günday'ın 24 yaşında yayımladığı ilk kitabı.
kitap üç bölümden oluşur:
1-kinyas ve kayra,
2-kayra'nın yolu,
3-kinyas'ın yolu.
ilk bölümler sıkıcı olabiliyor fakat eğer iyi bir okuyucuysanız ilk bölümlerde okuduklarınız size diğer bölümlerde bağlantı kurduruyor. Kitabı bir insan olarak ele alırsak bebeklik, ergenlik ve yaşlılık diye yazarın da bu evreleri geçirdiğine şahit olacaksınız. Yazım tarzı, anlatış biçimi çok değişiyor.
Hayata dair bir kitap. Psikolojik ve felsefi bir roman. Bir tarafta nefret, kin, vicdansızlık, ölüm ve hiçlik, diğer yanda insani kırıntılarla doğan pişmanlık, kurtuluş çabası, sevgi ve yaşam. Altı çizilecek ve alıntı yapılacak pek çok cümle barındıran bir eser.
Yaşamak için çok ciddi şeyler gerekmediğini ve insan hayatının aslında ne kadar basite indirgenebileceğini çok iyi anlatıyor.
'' Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından...''
''Resmin sınırı fotoğraftı. Müziğin sınırı da makinelerden çıkan sesler oldu. Her uyuşturucu kendi tarzını yarattı. İnsanlar beyinlerini uyuşturma yöntemlerine göre sınıflara ayrıldılar. Hepsi kendini kandırdı. Benim kandıracak kimsem yoktu. çünkü kanmış olarak doğmuştum!''
Kinyas ve Kayra iki dipsiz kuyu. Asla örnek alma ama asla unutma.
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202227bin okunma
İki Şehrin Hikayesi
Fransız İhtilalinin öncesi ve sonrasında gerçekleşen burjuva ve aristokrasi arasındaki kanlı çatışmalar, bir kurgu içerisinde anlatılmıştır. Artık ezilen halkın aristokrasiye tahammülü kalmamış ve halk önüne gelen soyluyu parçalayan kana susamış bir köpek balığına dönüşmüştür.
Kitabın karakterlerinden, Charles Darnay: