-postanede bu kadar yıl çalıştınız mı gerçekten?
+hem de nasıl! on bir buçuk yıl gece, iki buçuk yıl da gündüz. geceleri uyuyamadığım için gece partisine gidiyormuş gibi yapardım. öğleden sonra yazmaya ve içmeye başlardım. işe de sarhoş giderdim ve o insanlar o kadar aptaldılar ki bunu fark etmezlerdi. arkadaşım spencer de haplanıp gelirdi, ikimiz de iyi vakit geçirirdik. spencer'e, ''bir gün burdan kurtulacağım, atlara oynamayı iyi biliyorum.'' derdim.
on beş yıl sonra hipodromda karşıma çıktı spencer. kafası karmakarışık, hasta ve hipodromda köşeyi döndüğümü zannediyor. bir gün beni aradı ve ''öğrendim ne bok yediğini'' dedi, ''üniversitelere gidip insanları kandırıyormuşsun.''
''bak, bu doğru, spencer'' dedim.
"Sizin kuşağınızla sizden sonraki kuşaklar," demişti (sık sık yaptığı gibi ikinci çoğul şahsı kullanıyordu; dört kardeş olduğumuzu hiç unutmaz, çoğu kez birimizle konuşurken sanki hepimize birden hitap eder ya da o sırada kendisini dinleyen çocuğunun daha sonra sözlerini diğerlerine ileteceğinden kuşku duymazdı), "şiddeti somut
Bilge ağlıyordu, Hikmet susuyordu. Bilinmeyen bir süre geçtikten sonra birden kapı vuruldu. Hikmet, dalgın gözlerle kapıya yürüdü. Ne yaptığını düşünmeden kapıyı açtı. Sevgi içeri girdi. Sevgi? Dalgınlığından kurtulamadı. İşte bir olay, diye düşündü. Başım ağrıyor. Sevgi, Bilge’yi görünce bir an gözlerini kapar gibi oldu. Başını çevir, bakma.
Amerikan vatandaşı olsaydım, kendime saygım kalmaz, geceleri de uyuyamazdım. Eskiden bu gibi hissiyat Türkiye'de yadırganıcak bir şey olmadığı gibi, öyle hissedenler çoğunluktaydı. Otuz yılda bak milleti ne hale soktular. Şimdi de "açlıkla terbiye" ediyorlar. Ayarlı basının ayarlı sahibenin sesi, köşe yazarlarından biri geçenlerde, Avrupa Birliği'ne girmenin yararlarından diye, "O zaman bu ay yıldızlı pasaport ile Avrupa kapılarına gitmenin utancından kurtulacağım" diyor. Allah, bu millete acısın.
kifayetsizim izahta…!
nasıl da kurtulamadım nefsime tenezzülden, cehâletimden ne oldu da içimdeki karanlığa hükmedemedim, uyanamadım dilimin gafletinden, yanılgımın rehâvetinden .