Eləmədiklərim yandırar məni
Əvvəl budaq-budaq suda uyuyan,
Sonra çarxı dönüb, arxı quruyan
Bir yağışa həsrət söyüdlər kimi
Eləmədiklərim yandırar məni...
Özümə verdiyim öyüdlər kimi
Eləmədiklərim yandırar məni...
Mən elə bilirdim o bənövşəlik,
_Uyuyan Kahin Cayge : Neden Rüya Görürüz?_
_Rüyaların çeşitli işlevleri vardır. Günlük yaşamdaki sorunlara çözümler getirmek, gizli güçlerin ortaya çıkışını hızlandırmak, gelecekteki olayları işaret etmek, gerginlikleri yatıştırmak, duyular üstü algıları geliştirmek, sağlığı korumak ve yaşam için içgörü kazanmak gibi.
_Rüyalar, uyanık haldekinden
Burada, havanın dingin olduğu sıcak gecelerde, çevresindeki bezden perdeler hala gerili güvertede açıkta uyuyan, kurşuni denizlere doğru yol alan ve bir gün gelip rüzgarın sertleşebileceğini unutmaya çalışan yolcular gibi uyunuyordu.
.
Bir akşam, Galilee Gölü'nde fırtına vardı.
Bir tekne, batmanın eşiğindeydi. Felaketten kaçınmanın hiçbir yolu yok gibi görünüyordu. Yolcular ve gemiciler eşit şekilde çaresizdiler.
Şiddetli rüzgâr fırtınası, herkesi varlığının merkezine kadar sarstı. Dalgalar tekneyi kırmaya başlamıştı. Kıyı, ulaşmanın çok ötesindeydi.
Fakat bu azgın
YOKSULLUKTAN ANNESİNİN AYAKKABILARINI GİYEN ÇOCUK: CHARLIE CHAPLIN – SUNAY AKIN
Mevsimin ilk kar taneleri Londra köprüsünün kulelerinde birikirken, Oakley Sokağı’ndaki tek odalı bir evde iki erkek çocuk, kırmızı kadife ceketini terzi makasıyla kesen annelerini seyretmektedir. Kadının, büyük oğlu Sydney’e ceketini bozarak diktiği palto ortaya
Bir tren yolculuğu öyküsüyle başlıyor, insanoğlunun ruhunun derinliklerinde uyuyan şiddete, kıskançlığa, zavallılığa uzanıyor. Trende başlayan bir söyleşi sırasında yolcular arasında bulunan, kitabın baş kahramanı Pozdnişev, nasıl olup da böyle çöktüğünü, bezginleştiğini anlatır.
Kreutzer SonatıLev Tolstoy · Oda Yayınları · 200810,6bin okunma
☁️ youtu.be/tDxvxhGJXYs
Halihazırda uzun ve aheste geçen bir yolculuk bitti. Hayırlı bir yolculuk... Gözlerimi açtım, camın buğusunu sildim gördüm ki bulutlar yere inmiş alabildiğine bir mavilik ve omzumda uyuyan tatlı bir serinlik.
Radyoda karadeniz dalgaları... ⚓
Ve içimde bir yerde o nahif telaffuzu ile
Atilla İlhan mırıldandı:
"İkimiz otobüsle uzak bir şehre gidiyormuşuz
Kars’a mı desek
Ardahan’a mı desek
yollarda kar bulut mavisi dağlar duman
derin bir uykusuzluğa sarkmış
uykusuzluğa sarkmış yolcular
bir uçuruma sarkar gibi
tedirgin, ürkek
gizli böcek çıtırtıları şoförün radyosundan
camlar buğulandı
sabah oluyor
omuzumda uyuyorsunuz."
Hiç uçağa bindin mi? Şimdi, kapa gözlerini ve bir uçağa bindiğini düşün... Eve dönüyorsun. Havaalanında sevdiklerin bekliyor; tıpkı senin hasretle onlara kavuşmayı beklediğin gibi. Çok özlediğin;eşin, çocukların, annen, baban, torunların, arkadaşların...Onlara kavuşmana bir saat varken bir anons duydun:
Sayın Yolcular, şimdi sakin olmaya çalışın.
Hiç uçağa bindin mi? Şimdi, gözlerini kapat ve bir uçağa bindiğini düşün... Uzun zaman sonra eve dönü- yorsun. Havaalanında sevdiklerin bekliyor. Çok özledi- ğin sevenlerin: Annen, baban, kardeşlerin, deden, ninen, akrabaların, arkadaşların... Onlara kavuşmana bir saat var- ken bir anons duydun:
"Sayın Yolcular, şimdi sakin olmaya çalışın.
Spoiler içerir.
İnsanları yüzlerinden okumaya başlıyorum.
Bu tecrübenin lisanı mı yoksa maziden yansıyan yaşanmışlıkların anıları mı? Yaş mı alıyoruz yaş almışları örnek mi?
Yüce rehber kur’an der ki;
Söyle ulan ne b.. k yedin sen diye gırtlağıma çöktü. Sadece bildiri dağıttğımı söyledim.
Akşamleyin hakkımdaki "sürgün" kararını açıkladı babam. Bu bildiriyi dağıttığım unutuluncaya kadar Diyarbakır'a bir saat uzaklıkta dedemin kaldığı köye gönderecekti beni. Ne kadar diretsem nafileydi.
Sonraki gün Diyarbakır'ın Ergani ilçesinden
Kreutzer Sonat (Kroyçer Sonat), Kroyçer Sonat, bir tren yolculuğu öyküsüyle başlıyor, insanoğlunun ruhunun derinliklerinde uyuyan şiddete, kıskançlığa, zavallılığa uzanıyor. Trende başlayan bir söyleşi sırasında yolcular arasında bulunan, kitabın baş kahramanı Pozdnişev, nasıl olup da böyle çöktüğünü, bezginleştiğini anlatır. Gençliğinde sefih bir hayat sürmüş, sonradan kendinden iğrenmeye başlamıştır. Terzilerin, güzellik uzmanlarının yardımıyla erkeklerin hayvansal içgüdülerini alevlendirdikleri için toplumun ve kadınların suçlu olduğu kanısına varmıştır. İçinde uyanan pişmanlık Pozdnişev’i değişime itmiş, o da bu doğrultuda evlenmiş, çocuk sahibi olmuştur. Ancak, kadınlarla erkekler arasındaki onulmaz farklar, bir yandan da Pozdnişev’in kıskançlığı nedeniyle bir süre sonra karısıyla birbirinden nefret etmeye başlamışlardır. Karısının onu bir müzisyenle aldattığından kuşkulanmasıyla birlikte Pozdnişev’in ruhunun derinlerinde yatan şiddet açığa çıkmış, geri dönüşsüz zararlara yol açmıştır. Pozdnişev’in öyküsü, Lev Tolstoy’un yaşadığı dönemin ahlâk anlayışının ve bazı değerlerin değişmesiyle yaşanan sancıların bir panoraması niteliğindedir. Kadın-erkek ilişkilerinde erdemin gerekliliğine inanan Tolstoy, kendi görüşü doğrultusunda erdemsizliğin insanoğlunu ne gibi çıkmazlara sürüklediğine işaret etmeye çalışıyor. Tabii, Beethoven’ın ünlü Kroyçer Sonat’ını dinleyip dinlememek, size kalmış.
Kreutzer SonatLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,6bin okunma