İnsan sadece bilincinin kendisi hakkında bildikleri kadar olduğuna evrensel çapta inandığı için, kişi kendini zararsız zanneder ve kötülüğüne bir de aptallığı ekler. Korkunç şeylerin olduğunu ve olmaya devam ettiğini inkar etmez, ama bunları her zaman '' ötekiler '' yapar. Ve bu tür kötülükler yakın ve yaz uzak geçmişte kaldıkları zaman, çabucak ve rahatça unutkanlık denizine gömülürler, arkasından '' normallik'' dediğimiz o kronik bulanık kafalılık geri gelir.
İNSAN!
İnsanın sadece bilincinin kendisi hakkında bildikleri kadar olduğuna evrensel çapta inanıldığı için, kişi kendini zararsız zanneder ve kötülüğüne bir de aptallığı ekler. Korkunç şeylerin olduğunu ve olmaya devam ettiğini inkar etmez, ama bunları her zaman “ötekiler” yapar. Ve bu tür kötülükler yakın veya uzak geçmişte kaldıkları zaman, çabucak ve
Reklam
Vaktiyle talan etmeyen, baş kesmeyen çocuklara ad konmazmış… Ta ki… adam öldüre, baş kese… Talan ede. O zaman büyük törenlerle ad koyarlarmış çocuklara. Baş kesenin durumu başka olurmuş çevrede. Ne kadar çok adam öldürürse bir delikanlı, itibarı o kadar çok artarmış. Şimdi de az çok öyle. Anadoluyu yakından bilen, bunu da bilir. Katili kimse lanetlemez, hor görmez. Kahraman sayarlar. Ocak söndürenler yiğitlerin yiğididir. Delikanlılar ona hayranlıkla bakarlar. Bu, dedelerimizin yaşadığı aşiret düzenini, derebeylik düzenini daha olduğu gibi yaşıyoruz demektir. O düzenlerden kalma kötü geleneklerdir bunlar. Sürüp gidiyor. Bizim kültürümüz, tüm bilgilerimiz halktan böyle uzak kaldıkça, yurdu böyle iki ayrı memleket saydıkça, birleştirmeye çalışmadıkça bu iki parçayı, kötülükler, katilin kahraman sayılması, canı sıkılanın nam için adam öldürmesi sürüp gidecektir. Gölgesine bastı diye adam öldürülecektir.
“Çocuklarınızı kötü ahlaklı kişilerden ve zarar göreceği ortamlardan uzak tutun. Ben Emile’mi aldatıcı, cazip bir cila ile örtülen şehrin kokmuş ve bozuk maneviyatı içinde eğitmeyeceğim. Onu köylerde, kırlarda yetiştirmek istememin nedenlerinden birisi de, şehirlerin bozuk manevi havasıdır. Köylüler arasında kabalıklar, kusur ve kötülükler yok değil; ancak bunlar aldatıcı ve çekici olmaktan uzaktır. Bir öğretmenin çocukları köyde eğitmesi çok daha kolaydır; çünkü orada lüzumsuz, kafa karıştırıcı eşyalar azdır. Sadelik ve doğallık, öğretmenin konusuna ve çocuklara daha hakim olmasını sağlar.”
Allah belanızı versin! Sesinizi bastırmak için, burnumun dibindeki kötülüğünüzü yok etmek için, uzak kötülükler düşüneceğim.
Bu insanlara içki karşıtlığını, alkolden uzak durmayı telkin etmeye çalışmak boşunadır. İçki alışkanlığı birçok ıstırabın sebebi olabilir, ama aynı zamanda, başka öncül ıstırapların bir sonucudur. İçkinin doğurduğu kötülüklere dair ne ne söylenirse söylensin, insanları içmeye yönlendiren kötülükler ortadan kalkmadıkça, içki ve kötülükleri var olmaya devam edecektir.
Sayfa 254 - İletişim Yayınları, 1. Baskı, 2014Kitabı okudu
Reklam
Geri135
359 öğeden 351 ile 359 arasındakiler gösteriliyor.