_Amacımız kendi hayatlarımızın efendisi olmak. _Bizler, ruhani deneyim yaşayan insanlar değiliz. Bizler, insani deneyim yaşayan ruhani varlıklarız. _Konuşmadaki biIgeIik ve dinIemedeki kibarIık ile ruhun hazineIeri ve kişideki ahIaki oIgunIuk açığa çıkar. _Cahiller yola gelmez. Cahilleri yola getirmektense parçalamak daha kolaydır. _Her şey
Sesinizi bastırmak için , burnumun dibindeki kötülüğünüzü yok etmek için , uzak kötülükler düşüneceğim.
Sayfa 17 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aptal olan, yaşamın hazlarının peşinden gider ve aldandığını görür; bilge olan kötülüklerden kaçınır. Bunda başarısız olsa da, bu aptallığının değil, talihinin suçudur. Başardığında ise aldanmamıştır; çünkü kaçındığı kötülükler son derece gerçektir. Kötülükler ondan uzak kalmış, bu nedenle hazlardan gereksiz yere fedakârlık etmiş olsa da, aslında bir şey yitirmiş değildir. Çünkü tüm hazlar yanılsamadır ve bunların yokluğuna üzülmek aptallıktır, dar kafalılıktır, hatta gülünçtür.
Sayfa 153Kitabı okudu
Allah belanızı versin ! Sesinizi bastırmak için , burnumun dibindeki kötülüğünüzü yok etmek için , uzak kötülükler düşüneceğim.
Sesinizi bastırmak için, burnumun dibindeki kötülüğünüzü yok etmek için, uzak kötülükler düşüneceğim.
İnsanın sadece bilincinin kendisi hakkında bildikleri kadar olduğuna evrensel çapta inanıldığı için, kişi kendini zararsız zanneder ve kötülüğüne bir de aptallığı ekler. Korkunç şeylerin olduğunu ve olmaya devam ettiğini inkar etmez, ama bunları her zaman “ötekiler” yapar. Ve bu tür kötülükler yakın veya uzak geçmişte kaldıkları zaman, çabucak ve rahatça unutkanlık denizine gömülürler, arkasından “normallik” dediğimiz o kronik bulanık kafalılık geri gelir. Oysa çarpıcı gerçeğe göre hiçbir şey yok olmamış, hiçbir şey düzelmemiştir. Kötülük, suç, vicdanın derin rahatsızlığı ve karanlık kuşkular gözlerimizin önündedir, keşke görmeyi bilseydik
Reklam
_Tüm özü düşünmekten başka bir şey olmayan ve var olmak için herhangi bir yere gereksinimi bulunmayan, herhangi maddesel bir şeye bağımlı olamayan bir töz olduğumu anladım. _Tanrı ben olsaydım tanrının varlığına inanabilirdim. _Zihinde hiçbir şey yoktur ki daha önce duyularda olmuş olmasın. _Yanılmış olabilirim, altın ve elmas diye aldığım
İnsanın sadece bilincinin kendisi hakkında bildikleri kadar olduğuna evrensel çapta inanıldığı için, kişi kendini zararsız zanneder ve kötülüğüne bir de aptallığı ekler. Korkunç şeylerin olduğunu ve olmaya devam ettiğini inkar etmez, ama bunları her zaman “ötekiler” yapar. Ve bu tür kötülükler yakın veya uzak geçmişte kaldıkları zaman, çabucak ve rahatça unutkanlık denizine gömülürler, arkasından “normallik” dediğimiz o kronik bulanık kafalılık geri gelir. Oysa çarpıcı gerçeğe göre hiçbir şey yok olmamış, hiçbir şey düzelmemiştir. Kötülük, suç, vicdanın derin rahatsızlığı ve karanlık kuşkular gözlerimizin önündedir, keşke görmeyi bilseydik.
Madam Adelaide, Madam Victoire, Madam Sophie, bu üç Moira*, kocasının ihmal ettiği Marie-Antoinette’i görünüşte dostça bağırlarına basar; küskünlükle oturdukları gözlerden uzak köşelerinde onu saray entrikasının bütün stratejisiyle tanıştırırlar; orada médisance** denen sanatı, sinsice kötülükler yapmayı, saman altından su yürütmeyi, ufak ufak iğneleme tekniğini öğrenmesi beklenmektedir.
Bir Hadis.
"Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların zarar görmediği kimsedir. Asıl muhacir ise Allah'ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir." *Açıklamalar "İnsanın çok kullandığı iki uzvu el ve dil, hadiste özellikle anılmıştır. Çünkü yapılan kötülükler, başkasına zarar verme işi yaygın olarak bu iki uzuvla ilgilidir. Dil, dövmenin, kötü sözün, lanetin, gıybetin, iftiranın, kovuculuğun ve benzeri kötülüklerin vasıtasıdır. El ise dövmenin, öldürmenin, yakıp yıkmanın, çalıp çırpmanın, batılı yazmanın ve benzeri fenalıkların vasıtası olan uzvumuzdur.. Dilin ve elin sayılan kötülüklerinden uzak duranlar gerçek ve kamil mü'min olma özelliği kazanırlar."
443 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.