‘Yeniden iyi biri olmak mümkün’
Bu kitaba çoğu insanın yaptığı gibi kısaca bir inceleme yazacak olsaydım ‘Uçurtma Avcısı’n da geçen bu tek cümleyi yazardım.Hiç şüphesiz bir araya gelmiş beş kelime kitabın ana fikrini o kadar güzel ifade ediyor ki^^ Ne demek istediğimi kitabı okuduğunuzda eminim daha iyi anlayacaksınız..Çok nadir inceleme
Ben yaşadığımı anlamak için kendi kendime bir çeşit yaşama oyunu oynar, maceralar uydururdum. Çoğu kez bir hiç yüzünden özellikle gücenmeyi bile denemişimdir. Aslında hiç sebep olmadığını bildiğim halde kendimi öyle dolduruyordum ki, sonunda gerçekten gücenip içerliyordum. Bu çeşit oyunlar yaşamımı öyle bir sarmıştı ki, nihayet âdeta kendime hâkim olamaz hale geldim. Bir defa, hatta bir de değil iki defa, zorla âşık olmayı bile istedim. İnanın bana, istırap bile çektim. Ruhumun uzak bir köşesinde bu ıstıraba inançsızlık, alay kıvılcımları titreştiriyordu, ama yine de maddi bir ıstırap çekmeye devam ediyordum, üstelik bütün işleri yolunda olan bir âşık gibi kıskanıyor, kendimi kaybediyordum. Bunun tek nedeni can sıkıntısıydı. Evet, sadece can sıkıntısı... Boş vermişliğin ve bir şey yapmamanın verdiği sıkıntı eziyordu beni. Bunun sonucu olarak da haylazlığa yöneliyordum. Zaten bu haylazlık, bilincin doğal ürünü olan tembellikten başka nedir ki? Bunu daha önce de söylemiştim, tekrarlıyorum: Samimi olan tüm insanlar ve belli bir işi olan insanlar, dar kafalı oldukları için çok çalışkan kimselerdir. Bunu şöy- le açıklayabilirim: Bu çeşit insanlar akılları kıt olduğu için herhangi bir konuda ana sebepleri araştırmadan hemen el altındaki ikinci derece sebeplere bağlanıverir ve doğru hareket ettiklerinden emin oldukları için de rahatlarlar, en önemlisi de budur zaten. Herhangi bir işe başlamadan önce, ilkin rahatlamak, bütün tereddütlerden kurtulmuş olmak şarttır. İyi ama ben kendimi nasıl rahatlatayım? Dayanabileceğim esaslar, ana sebepler nerede? Nereden bulacağım bunları?
bu ocak niçin küskün niçin somurtuk
bu çaydanlık niçin soğuk/böyle kötümser
bu peynir niçin uzak/bu ekmek niçin bayat
nedir bana kızgınlığı/takvimdeki sabahların
söyleyin ey duvarlar
ne var ne oluyor her sabah böyle
bu kan da ne döşemelerde
bu yaralı sessizlik de n’oluyor
neden böyle yalnızım/giysilerim neden düşman her
[sabah?
yabancıyım toprağımda
yabancıyım sokağımda evimde
yabancıyım zeytinime ekmeğime suyuma
sabahıma akşamıma geceme gündüzüme
işime yabancıyım
KASIMLARDA
Sen hiç yerle bir olmuş kentler gördün mü?
Gördüm dediğim de ne? Nerede ne zamandı
Bende benim buruk tarihim gibi durur.
Bil bunu.
Zaman ki nedir
Kasımlarda bir yaprak
Bir çocuğun gidip gelen ağzı
Bir gül
İçip yarıda bıraktığın bir bardak su.
Benim Topağacı’ında tam orda bir gülcüm vardır
Kasımlarda kapalı dükkânlar gibidir yüzü
En eski rüzgârlar gibidir.
Ben ki uzak bir istasyonda durmuş bir gar saati gibiyim
Rüzgâr üşüşmüş içine.
Bil bunu.
Ben uzak nedir bilmem.
Gözlerimi kapadım mı yanımdasın.
Bir şiirde ellerinden tutarım.
Bir şarkıda kirpiklerinden öperim.
Ben uzak nedir bilmem.
Hiç böyle yakın olmamıştım sevdaya.
Şimdi her şey sahi.
Şiirler bile…