İyi akşamlar
Sevgi Duvarı Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi Dilimizde akşamdan kalma bir küfür Salonlar piyasalar sanat sevicileri Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni Yakanda bir amonyak çiçeği Yalnızlığım benim sidikli kontesim Ne kadar rezil olursak o kadar iyi Kumkapı meyhanelerine dadandık
Kitaplar, edebiyat hep uzak bir dağın ardında duran, yalnızca özel bazı manyakların ilgilendiği gizli bilimlere ait şeyler gibi görülüyor. Kendi yazdığımız sözcüklerle, hayatı anlattığımız kitaplarla hayatımız arasındaki bağı bir türlü kuramıyoruz. Ya korkuyoruz, ya uzak duruyoruz, ya nefret ediyoruz, ya onun esiri oluyoruz.
Sayfa 95 - can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hiçbir zaman merhaba yok, iyi akşamlar yok, iyi yıllar yok. Hiçbir zaman teşekkür yok. Konuşmak yok. Konuşma gereksinimi yok. Her şey dilsiz, uzak kalıyor. Taştan bir aile işte, ulaşılmaz bir derinlikte taşlaşmış. Her gün birbirimizi öldürmeye çabalıyoruz. Birbirimizle konuşmamakla kalmıyoruz, birbirimizin yüzüne baktığımız da yok. İnsan görünmeyegörsün, bakamaz artık. Bakmak, bir şeye karşı, bir şey için merak duymaktır, düşmektir. Baktığımız hiç kimse kendisine yöneltilen bakışa değmez. Her zaman onur kırıcıdır. Konuşma sözcüğü atılmış. Sanırım burada utancı ve gururu en iyi söyleyen bu. İster aile topluluğu olsun, ister başka türlüsü, her topluluk tiksinti vericidir bizim için, alçaltıcıdır. Yaşamı yaşamak zorunda olmanın temel utancı içinde bir aradayız.
Sayfa 54 - Can Yayınları, 6. Basım, 1999
Eşik
Bu yekpâre akış, durgun, derinden... Her aynada yalnız kendi görünen Bu yüz ve şifasız hüznü eşyanın Kendi cevherinde mahpus bir ânın Dağıttığı dünya hep yaprak yaprak, Dalgın, unutulmuş sesleri uzak Bir uykudan bana tekrar dönenler, İçimde, dışımda hep aynı çember! Bin elmas parıltı oyun ve halka Küçük ve hiç değişmez dalgalarla Bende bana meçhul
112 syf.
9/10 puan verdi
Yerlilerin gözünden biz
Bir çırpıda okudum.Sana teşekkür ederim genç insan, bu kitabı sayende okudum.Epeydir bu duyguyu tatmamıştım.Gerçi ben seninki kadar iyi bir inceleme yapamadım. Biz uygarız, yerliler ilkel.Bu yargı geçerliliğini hala koruyor ne yazık ki.Kim ilkel, kim uygar? Yerli bilgeliği ilgimi hep çekmiştir. Bu konuda Marlo Morgan'ın Bir Çift Yürek adlı kitabını herkese öneririm.Tabi bu kitabı da.Polinezya adalarından Samoa yerlileri Aborijin yerlilerine akraba topluluklar diye biliyorum.Kayıp Kıta Mu kitaplarında James Churchward Polinezya yerlilerini de Mu ve Atlantis kıtalarının batmasından sonra geriye kalan halklardan olduğunu bize aktarır. Bilgelikleri Mu ve Atlantis'e kadar gider, der. Biz yerli halkları sanki binlerce yıl önce yaşayıp yok olmuş gibi algılarız, ama gerçekte 21.yüzyılda uygar dünya ile yerliler içiçe yaşarlar.Taş devri ile uzaya giden insanlar aynı dünyada yaşarlar ama birbirlerinden haberleri olsa da görmezden duymazdan gelirler.İşte böyle umarsızca bir duyarsızlık içinde yaşayan insana Biz, modern insan diyoruz. Mr.Bones adlı filmi izlemenizi tavsiye ederim.Bir komedi filmidir ama Papalagi tadında güldüren ve düşündüren bir filmdir. Elbette bu kitabı okuduktan sonra yerlilere hak verip ilkel yaşantıya dönmeyeceğiz ama belki kentlerden uzak köylere gidip yerleşelim diye düşünenler olacaktır.Biz modern insanlar öyle bir bataklık içindeyiz ki, ne hayatımızı sorgulamaya ne de değiştirmeye gücümüz yok. Hem kel hem foduluz yani, tıpkı Papalagi gibi.
Göğü Delen Adam
Göğü Delen AdamErich Scheurmann · Ayrıntı Yayınları · 202014bin okunma
Utanç korkusuyla zinadan uzak duran bu insanlara namuslu diyebilir miyiz?
Reklam
1.000 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.