Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
221 syf.
·
Puan vermedi
Karşıma bir Kırım türküsünün sözleri çıkıyor. “Şu Yalta’da mal yükledim,gemim dolmadı/Aluşta’dan bir kız sevdim,menim olmadı.” Acaba melodisi nasıl bu türkünün? Merak ettim doğrusu. Mırıldandım bir şeyler...Uydurmaya çalıştım. Kırım,ey güzel Kırım! Acılı insanların ata yurdu. Sinesinde sürgün beslenmiş topraklar,Karadeniz’in karşı kıyısı. Bazen gözlerimi sahilde ufuklara dikiyor ve sanki seni görecekmişim gibi uzaklara bakıyorum. Sahile vuran bir dalga sanki senden selam getiriyor bana. Seni düşündükçe kanıyor yürek. Hüzünle eşanlamlıdır ismin benim için!.. Bu eser de bir bakıma Cengiz Dağcı jübilesini yapıyordu;zira son yıllarında görme konusunda ciddi sıkıntılar çektiğini biliyorduk. İyi ki yaşamış;iyi ki yazmış diyesi geliyor insanın...
İhtiyar Savaşçı
İhtiyar SavaşçıCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 2017145 okunma
"Elbette uzaklara gitmek bazen aklımdam geçerdi, ama bunu hep bir çeşit tatil gibi düşünürdüm; Bilbo'nunkiler gibi, ya da daha da hoş, sonu hep huzurla biten bir dizi macera. Fakat bu bir sürgün; tehlikeden, tehlikeyi peşimsıra sürükleyecek yine tehlikeye doğru bir kaçış olacak. Ve eğer tüm bunları yapıp Shire'ı kurtaracaksam, sanırım tek başıma gitmem gerekecek. Ama kendimi çok küçük hissediyorum, kökünden sökülüp atılmış gibi ve... umutsuz. Düşman öyle güçlü ve korkunç ki.
Reklam
230 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Refik Halid Karay'dan ilk okuduğum kitap. Ancak çok beğendiğimi söylemeliyim. Kitap çabucak bitmesin diye az az okumaya çalıştım:) Ülkesinden uzaklara sürgün gönderilen bir kişinin maddi manevi yaşadığı güçlükler ancak bu kadar güzel anlatılırdı. Yazarın, etkili yazım gücü, kitaba müthiş bir akıcılık kazandırmış. . Bu kitabı okuyunca yazarın yazım becerisi hakkında yazılanların çok isabetli olduğunu gördüm. Kitaptaki ana karakter Hilmi Efendi, bazı yönleriyle; "Kürk Mantolu Madonna" daki Raif efendiyi anımsatıyor. Okuduğunuzda keyif alacağınızı düşünüyorum.
Sürgün
SürgünRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 2018455 okunma
230 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Siz hiç vatanınızdan ayrıldınız mı?Ya da evinizden ,eşinizden ,çocuklarınızdan... Refik Halid Karay'dan ilk okuduğum bu kitapta ülkesinden uzaklara sürgün gönderilen bir kişinin hayatı yaşadığı zorluklar ve duygular dramatik bir şekilde konu ediliyor.O dönemin Suriye-Türkiye ve Lübnan' da yaşananları gözlemleye bilirsiniz.Beğendiğimi söylemeliyim. İyi okumalar..
Sürgün
SürgünRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 2018455 okunma
''Yalnızsınız bu kentte.Ne olursa olsun,karınız da olsa,çocuğunuz da olsa yalnızsınız.Geceler,kışın çok karanlık oluyor ve çok koyu bir karanlık bastırıyor.Güneş çok uzaklara çekilmiş çünkü.''
Sayfa 29 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
540 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitabı dün akşam gözyaşları içerisin de bitirdim. Aklıma geldikçe kalbim sızlıyor, gerçekten yok böyle bir kitap yaaa. Okurken kesinlikle yaşadığım anda değil onlarla birlikteydim sanki. Kurt Seyit'in hayatını, üzülerek, onunla her anı yaşararak ve hayranlık duyarak, acılarını ve üzüntülerini sonuna kadar hissettiğim bir insan oldu. fakat çok kötü bir sonu oldu, böyle bir adam ve böyle bir son yakışmadı Yine savaş yine acılar, onlarca masum insanın ölümü, kayboluşu, topraklarından ailelerinden uzaklara sürgün edilişi, insanı derinden etkiliyor, aklıma geldikçe burnumun direği sızlıyor, hele bir de okuduklarınızın gerçek oluşu, o kadar etkiliyor ki insanı, resmen sarsılıyorsunuz. Kitapların son sayfalarına eklenen siyah beyaz resimler de çok güzel olmuş. Ama Seyt bence hep shura'yı sevdi. Kesinlikle okunması bir kitap diye düşünüyorum.
Kurt Seyt & Murka
Kurt Seyt & MurkaNermin Bezmen · PMR Yayınları · 20141,176 okunma
Reklam
Şiirlere sığınmak Dostlarım, sevgili okurlarım yeterince kötülük gördük, yeterince canımız yandı, şimdi bir an için de olsa o güzel günlere dönmek istiyorum. Malum ben bir ’68 kuşağı kızıyım, o güzel zamanlara… O zamanlar biz güzeldik “fena yakalandım/ telefondaki ses ‘Amelia Rodriges öldü’/ dediğinde uzun zamandır kuşandığım/ beni benden
Onlar ve kendisi arasında binlerce kitabın açtığı bir uçurum vardı. Kendini sürgün etmişti. Düşünce dünyasında öyle uzaklara gitmişti ki artık evine dönemeyeceği bir yere gelmişti. Öte yandan o da insandı ve yanında başka insanlar olmasına duyduğu derin açlık doyurulmadan kalmıştı.
Kendini çok yaşlı hissetti, öyle ki eski günlerinin aklı bir karış havadaki vurdumduymaz arkadaşlarından yüzlerce yıl yaşlı bir ihtiyardı sanki. Uzaklara gitmiş, geri dönemeyecek kadar çok yol almıştı. Bir zamanlar kendisinin mensup bulunduğu çete hayatı, artık nahoş geliyordu. Her şeyde hayal kırıklığına uğramıştı. Her şeye yabancılaşmıştı. ..Çok uzaklaşmıştı onlardan. Onunla bu gençler arasında, devasa bir uçurumun ağzı gibi açılmış binlerce kitap vardı. Kendini bu çocuklardan sürgün etmişti. Bilginin o engin dünyasında, artık evine dönemeyecek kadar ilerilere uzanmıştı. Öte yandan o da bir insandı, başkalarıyla beraber olmaktan hoşlanıyor ancak bu ihtiyacını tatmin edemiyordu. Kendine yeni bir ev bulamamıştı. Çetesi nasıl anlamıyorsa, ailesi nasıl anlamıyorsa, burjuvazi nasıl anlamıyorsa, baş tacı ettiği yanındaki şu kız da ne onu ne de kendisine verdiği büyük onuru anlıyordu.
Sayfa 424Kitabı okudu
" KORO ... Ve sen Medea, yüreğinde bir ateşle, Karadeniz'in ikiz kayaları arasından kendine yol açarak baba evinden uzaklara yolculuk ettin. Şimdi, yaban ellerde tek başınasın. Evliliğin perişan, yatağın erkeksiz ve utanç içinde sürgün ediliyorsun ülkenden. Yeminlere kalmadı sadakat, havaya uçup yok oldu ar duygusu Büyük Yunanistan'da. Bahtı kara kadın, bir limana sığınırcasına gidebileceğin bir baba evin yok ve aşkta senden üstün bir kraliçe hüküm sürüyor yuvanda."
Sayfa 17 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hoşgeldin Bahar!
Insanlar dünyanın küçücük bir kısmında yaşıyor ve yüzbinlerce yıldır onu çirkinleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hiçbir şey büyümesin diye yeri deliyor, yeşillikleri tek tek yok ediyor, havayı duman ve gazla dolduruyorlar. Ağaçları kesiyor ve her bir canlıyı uzaklara sürgün ediyorlar. Fakat bahar, şehirde bile bahar. Güneş parlayıp içimizi ısıtmaya devam ediyor, yeşillikler sadece caddelerin küçük şeritlerinde değil, kaldırım taşlarının arasından yeniden fışkırıyor. Huş ağaçları, kavaklar ve vişne ağaçları hâlâ güzelim yapraklarını ortaya çıkarıyor, limon ağaçları tomurcuk veriyor. Güvercinler, kargalar, serçeler neşe içinde yuvalarını bahara hazırlıyorlar ve gün ışığından mayışan sinekler gamsız gamsız vızıldıyorlar. Ağaçlar, kuşlar, böcekler ve çocuklar... Hepsi mutlu. Fakat yetişkinler, birbirlerini aldatmaya devam ediyorlar. Hem kendilerine hem diğerlerine adeta işkence çektiriyorlar. Onlar bu bahar sabahını, Tanrı'nın tüm canlıların mutlu olması için yarattığı; kalbimizi huzura, sevgiye iten bu dünyayı güzel ve önemli bulmuyorlar. Onlar sadece başkaları üzerinde güç kullanabilecekleri araçlara önem veriyorlar.
İnsanlar dünyanın küçücük bir kısmında yaşıyor ve yüzbinlerce yıldır onu çirkinleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hiçbir şey büyüyemesin diye yeri deliyor, yeşillikleri tek tek yok ediyor, havayı duman ve gazla dolduruyorlar. Ağaçları kesiyor ve her bir canlıyı uzaklara sürgün ediyorlar. Fakat bahar, şehirde bile bahar. Güneş parlayıp içimizi ısıtmaya devam ediyor, yeşillikler sadece caddelerin küçük şeritlerinden değil, kaldırım taşlarının arasından yeniden fışkırıyor.
260 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.