Neler hissediyorum şuan, neden bu kadar çok ağladım mesela?
Kitabı bitireli yalnızca 5 dakika oldu. Son 30 sayfasını ağlayarak okudum, yeri geldi ağlamaktan okuyamadım. Hepimizin bencilleştiği bu dünyada kendisini ölümün kollarına atacağını bilse de diğer insanları üzmemek için aşkından vazgeçen, bütün hayatını o aşktan uzak ve bedbaht halde yaşamaya çalışan Fikret’in dertlerine tanık olmak bana çok ağır geldi. Nejat da Fikret de birbirlerine derin bir aşkla bağlanmış olsalar da Fikret Nejat’ın evli olmasını ve çocuklarını düşünerek evlilik teklifini reddetmiş ve kendisini ondan uzaklarda sürgüne hapsetmiş bir kadın.
Yapamaz mıydı peki evlenemez miydi? Kendisini düşünerek hareket edip Nejat’ın evlilik teklifini kabul edemez miydi? Elbette bunu yapardı, yapabilirdi. Fakat O, aşkını yaşarken üç insanı beraberinde bir mutsuzluğa sürüklemektense kendisini bu aşktan mahrum ederek ölümün kollarına bıraktı. Acısı yalnızca aşkından uzak kalması olmadı, kendisinden yaşça büyük biriyle evlendirildi ve kocasını her gün aldatıyor hissiyle yaşadı. Aldatıyor hissiyle yaşadı fakat gönlündeki sevgiyi atamadığı için hissetti bunu.
Duyguların bu derece yüzeyselleştiği zamanımızda Fikret’in hikayesini okumak beni çok etkiledi ve üzdü. Güzide Sabri ile Fikret sayesinde tanıştık ve kendisini öyle çok sevdim ki şimdiden.. Kesinlikle herkesin okuması gereken, çok güzel bir kitap. Bu kadar geç okuduğum için kendime biraz dargınım.