Kürt ulusu çoktan beri var, bin yıllardır var, hiç kimse Kürtlerin Zagros bölgesine nereden geldiğini tam olarak tespit edemiyor çünkü en kadim halklardan biridir, Ermeniler gibi, Farslar gibi, Arapların kendi coğrafyasında yaşadığı bölgelerde olduğu gibi. “Şuradan geldiler.” denilemiyor çünkü bilinen tarih boyunca, en azından elde edilen her şey gösteriyor ki bu bölgenin, Mezopotamya’nın kadim halklarındandır. Çok sayıda topluluk yaşıyordu burada. Coğrafi uzaklıklar, engeller, savaşlar nedeniyle ayrı ayrı düşen kabileler bin yıllar içinde farlı diller geliştir-diler, farklı etnik sitelere dönüştüler. Kürtler de onlardan biri. Zagroslarda ya-şadıkları için diğer kavimlerle dil farkı oluştu. Farslar kendi dillerini, Araplar kendi dillerini geliştirdi, Ermeniler kendi dillerini geliştirdi çünkü ayrı bölge-lerde, coğrafi bölgelerde yaşadılar uzun süre. Hatta Kürtler kendi içlerinde lehçe geliştirdi, Kürt toplulukları kendi içinde de iletişimi kopuk olduğu için Kürtçe üzerinde ayrı ayrı ana lehçe gelişti.
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerde de mesafeler demir yoluna göre hesaplanırdı. Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi...
Sayfa 69 - Elips Kitap / 20. Baskı
Reklam
Kişinin yaşamı, uzaklıklar ile yakınlıklar arasında yürür:kişi, ne yaparsa yapsın, hep, ya bir şeylere -birilerine- yaklaşıyor, ya da bir şeylerden -birilerinden- uzaklaşıyordur -hiçbir zaman, biryerde -birileri ile birlikte-, duruyor değil:hep yürüyor... Bu bilinç, zor. Canlı tutması, zor: nelerden -kimlerden- uzaklaştığını -uzaklaşmakta olduğunu- düşününce, kişi, neleri -ne çok kişiyi- yitirdiğini anlar ———gittikçe, daha fazla... Ama, o, şimdi uzaklaşmakta olduklarına bir zamanlar ne denli yakın olduğunu düşününce de, neleri -ne çok kişiyi- kazandığını anlar. Garip bir dengedir bu: Yaşadığı yakınlıklar ve uzaklıklar yakınlaşmalar, uzaklaşmalar—, kişinin yaşamında karşı karşıya gelerek, hem bir yoğun çelişmeler yumağı, hem de bir uzun uyumlar dizisi oluşturur: Yakınlaşmışları, çünkü, önceleri uzak olmuş; uzaklaşmışları da, önceleri yakın olmuştur — her bir yakını için bir uzak; her bir uzağı için de bir yakın... Bu denge, kişinin, temelinden anlaşılmaz bir dengesizlik olan yaşamım bir bütün olarak kavramasını da sağlar; anlamış olduğunu sandığı hiçbirşeyi, aslında, kavramamış olduğunu anlamasını da...
Duman duman tükettim hayatımı. Ne kadar belirsiz gördüklerim, okuduklarım. Bilinmeyen bir dilde bana gülümseyen Açık bir kitap dünya.
Sayfa 106 - Can Yayınları
Tanımaya başlıyorum kendimi. Ben yokum. Olmak istediğimle başkalarının gözündeki ben arasındaki boşluğum ben.
Sayfa 76 - Can Yayınları
Kişinin yaşamı, uzaklıklar ile yakınlıklar arasında yürür:kişi, ne yaparsa yapsın, hep, ya, birşeylere —birilerine—yaklaşıyor, ya da birşeylerden —birilerinden— uzaklaşıyordur — hiçbirzaman, biryerde —birileri ile birlikte—duruyor değil: hep yürüyor...
Sayfa 8
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.