Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.11
112 syf.
9/10 puan verdi
“Şairlerin yaşam öyküleri olmaz, onların yaşam öyküleri yapıtlarıdır” der Oktavio Paz.
Fernando Pessoa değişik türlerde yazdığı metinlerle perdelere bölünmüş bir oyun yada oyunlar değil, çok sayıda oyun kişisinin canlandırıldığı bir oyunlar toplamı yaratmıştır.
Bu kitapta da birden fazla karakter var büyük bir keyifle okuduğum başka bir Fernando Pessoa yapıtı...
Fernando Pessoa'nın yarı düz yazı yarı şiir olarak yazdığı "Uzaklıklar, Eski Denizler" adlı kitabı Pessoa'nın iç dünyasının belki hiçbir anlamı yok ama herhangi bir anlamı varsa, onun da en akıllı ve soylu bir biçimde anlattığı karmaşık, anlaşılması zor üslubu yıldızların serpiştiği geceye pencereden bakarken düş kırıklığına uğramış bir adamın kendisi için ağlaması gibi, şiirlerinde o dizeleri okuyan okuruna da kısa hayatı içinde yorulmak bilmeyen düş ve umutlarla, düşün ve umudun yok olduğunu bilmenin verdiği bilgelikle karmaşanın verdiği lezzetle eşsiz tasvirler ve imgelemelerle bezenmiş bir düşsel dünyadan sesleniyor.
Bir Cengiz Aytmatov kitabı daha bitirmenin büyük memnuniyeti icerisinde aldığım keyfin mutluluğunu yaşıyorum:) Kitap bittiği için üzülüyorum ama bir yandan da, yazarın henuz okumadigim diger kitaplarinin olmasi beni heyecanlandiriyor. Beyaz gemi'den sonra çok guzel geldi gercek ile masalin gecmis ile bugunun hikayesi. Şimdiden gün olur asra bedel'in devam kitabı olan cengizhana kusen bulutu elime alacağım günlerin özlemini içimde hissetmeye başladım. Eminim kitabı okuyanlariniz cogunlukta olmakla birlikte kararsız kalanlariniz varsa mutlaka okuyun derim. Hayatlarimizda karşımıza çıkan sorunlara karşı çözümler sunan, biraz da insanlığımızı unuttuğumuz bu zamanda, bize insan olduğumuzu hatırlatan kitaplardan biri aslinda Gun olur asra bedel. Kitabi bitirdikten sonra biraz düşünüyor insan, gerçekten tek bir günün insanın iç dünyasıyla bize asırlar gibi gelebileceğini nasılda güzel anlatmış diye. Ve kitapta sürekli buradayım diyen bir alıntıyla bitiriyorum..
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi... Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı-Özek uzar giderdi.
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı.
Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi.."
“ Tarih, sen biraz da uzun boylu, ateş yüzlü şiirsin. Şiir, sen benim tarihimsin biraz da! ‘Çıkmaz’ deme, çıkarsokaklarımdan sokaklarına.. Kalsa kalsa söz olmuş ses, ses olmuş söz çürürken cennetler, cehennemler..”
.
“ Şimdi yüzde yüz yalnız
Ve iki kere ikinin dört ettiği kadar mağlubum..
Sabıkalıdır şiirim de şairi kadar! “
.
“ Sonra çıkıp bu kentin uğultusuna çarpıyorum; bu kent de uğultusunu bana çarpıyor, çarpışıyoruz, kimseler görmüyor..”
.
“ Böyle yakın uzaklıklar ve uzak yakınlıklarda hep yalnızlıklar ve yalnız değiliz derken de yalnız! “
️
Yine güzel bir duraktayım.. Yine demleniyorum.. Şiirle dolduruyorum içimi.. Ruhuma yaren yapıyorum şiirlerden.. Sizde şiir okuyun ruhunuza ve duygularınıza iyi gelir, iyileştirir.. Keyifli okumalar
Yusuf Atılgan benim için post modernizmin baş yazarlarından biri. Gerek Aylak Adam, gerek Anayurt Oteli haklarında ne kadar konuşulsa eksik kalacak, çokyönlü, uzantıları derin, uç kitaplardı. Onları bu "uç"a getiren neydi benim için? Elbette olayları. Günlük uzaklıklar. Yakının içindeki uzaklıklar, yaşarken dünyaya, dokunurken
Kitap bir asrı bir güne indirgiyor ve sizi olabildiğince bugün, dün ve gelecek sarmalı içinde dolaştırıyor ve de bir bakıyorsunuz ki kitap bitmiş; siz ise bir şeylere başlamışsınız geleneklerin göreneklerin ve teknolojinin sizi nasıl bir çemberde kıstırıp hangimiz hangimiz seçeceksin dediğini duyar gibi oluyorsunuz. Trenler ise hep bu coğrafyanın en afillisi kitabın on bir yerinde geçen şu sözlerden de anlaşılacağı gibi :"Bu yerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi...
Bu yerlerde demir yolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırın özeği Sari-Özek uzar giderdi.
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demir yoluna göre hesaplanırdı.
Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir,gider gelirdi...