Özel yağmurunu yanında gezdirirdi
Cam tozu serpintisi su pırıltılı
Profili oğlan çocuğu ağzı hüzün
Sevda çetin bir sınav bunu bilirdi
Yüreğini tüketen epeyce ağrılı
Özel yağmurunu yanında gezdirirdi
Sabahtan akşama bütün gün
Bir kalemle buluşmasın şairdi
Şiirleri nedense ağır yaralı
Gizliden gizliye kan kaybediyor
Eli fırça tutunca yaptığı
Drake Denklemi, 1950'lerin sonuna doğru ilk yapay Dünya uydularının fırlatılmasıyla beliren uzay heyecanının bir sonucuydu. O zamanlar Frank Drake, Virginia'daki Green Bank radyo gözlemevinde çalışıyordu ve yalnızca başka akıllı medeniyetlerin bulunma olasılığıyla değil, onlarla radyo teleskoplar kullanarak iletişim kurma ihtimalleriyle
Uzayın derinliklerinden gelen, farklı ürünleri bir araya getirme yetisinden yoksun bir ziyaretçi düşünün Onun gezegeninde, bazıları her şeyi uzun yoldan yaparken, kimileri de hafifmeşrep heykelcikler topluyor olsun, ya da rokoko tarzında bahçeler düzenlesin. Ama içlerinden hiç biri bunları bir arada yapmayı akıl edemesin. Bizim kültürümüze geldiğinde, bu uzaylı ziyaretçi, çevresindeki malları kendi evinde yaptığı gibi seçeceğini düşünür. Sonunda yeryüzünde, tüm öteki mallar arasında hiç çaba harcamadan seçim yapmaya olanak veren tek bir özel malın olduğunu anlar. Bu bir meta-mal ya da tüm öteki malların büyülü biçimde damıtılmış halidir ve adı da paradır.
Bin yıllardır insanlığın yaptığı bir şeyi yapıyoruz; uzaylı değil, çocuk yetiştiriyoruz. Attığın her bir adımın, verdiğin her bir kararın geri dönüşü var. Rahat ol... Ebeveynlik bir süreç meselesi. Mükemmel ebeveynlik diye bir şey yok...
Bugüne kadar tüm insanlar her şeyin iyi olacağını düşünerek ve bu doğrultuda davranmıştı fakat 20. yüzyılda yaşanılan bir uzaylı istilası yüzünden dünya kötü bir yer haline gelmedi. İçinde yaşadığımız çağ da geçmişin sonucu.
Tek kaşını kaldırdı ve öne doğru eğilerek yaklaştı. "Ama bunu sen de hissediyorsun. Hiçbir fani erkek seni cinsel anlamda tatmin etmedi. Ne zaman yakınında olsam, türünüzdeki erkeklerden üstün olduğumu hissedebiliyorsun. Seni tatmin etmeyi başaracak tek erkek olduğumdan şüphelendiğini kendin söyledin." İpeksi sesi tenimde günahkår bir dokunuş gibiydi. Şimdi de dudaklarını kulağıma neredeyse değecek kadar yaklaştırmıştı. "Ve ben de bu konuda haklı olduğunu düşünüyorum, Rowan."
Ah, kahretsin!
"Fânilerin, sarhoş kafası deyimini biliyor musun? Seni gördüğümde içtiğim mojitolar yüzünden ben de o haldeydim işte."
Yalan söylediğimi anlayıp anlayamadığını merak ettim. "Bana pek çekici gelmiyorsun. Artık ayık olduğum için seni garip bir uzaylı gibi görüyorum. Hatta ürkütücüsün."
Mülteci deyince uzaylı sanmayın sakın.
Şuradan onlar;
Suriye’den, Irak’tan, Filistin’den ....
Fark ettiniz mi?
Mülteci çocuğun diğer söyleyiş şekli de şu :
Müslüman Çocuklar...