İnsanların derin düşünmekten,düşüncelerden, kitaplardan kaçmasının sonucu olarak kendilerini yapay eğlencelere vermeleriyle oluşturdukları 'yeni insan topluluğunu' anlattı. Adaletsizliklere, acılara bize dokunmadığı sürece kulak tıkamanın yolunun, bireysel haz ve eğlenceye düşkünlükten geçtiğini anlattı.Bunun için de insanların kitaplardan, düşünmekten uzaklaşması gerekliydi. Itfaiyenin görevi artık yangını söndürmek değil kitapları yakmak oldu.
Kitapta kurgulanan dünya bu.
Kitap aşkına! kütüphanemizin en güzel köşesine konulmalık bir kitap :)
Ekstra olarak,birinin ölümüne üzülmek ile ilgili bir bölüm beni etkiledi. Saksı gibi yaşayıp göçen bir insanın ölümüne ( aynı evde dahi yaşasak ) üzülemeyeceğimizi anlattığı bir bölümdü.Birinin ölümüne üzülebilmemiz için onun ömrünce elleriyle diliyle bir şeyler yapmış olması gerekiyor, parmakları beynimize,kalbimize dokunmuş; orada değişiklikler yaratmış ve bir şeyleri bize miras bırakmış bulunması gerekiyor