İnsanlığın uzun ve kasvetli tarihini düşündüğünüzde itaat uğruna işlenen gizli cinayetlerin ayaklanma adına işlenen cinayetlerden daha fazla olduğunu göreceksiniz.
-C. P. Snow, "Either-Or" (1961)
PKK'nın "Devrimci Şiddet"i ve kullandığı özel savaş yöntemleri bölge insanını pasifize etmiştir. PKK bu bağlamda 8 yıl sonra teşhis edilebildiği halde halen tecrit edilmiş değildir. Şimdilik silahsız miting ve yürüyüşler gerçekleştirilmekte, bu miting ve yürüyüşlere PKK dışında masum Kürt istekleri havası verilmektedir. PKK, kitle hareketlerinin uzun süre silahsız olarak devam etmesinin toplumu uyuşukluk ve bıkkınlığa sevk edeceğini, bütün ayaklanma şartları gelişmeden silah kullanılması halinde de kolaylıkla bastırılacağını iyi bilmektedir. Fakat, küçük şehir eylemleri ve toplum olayları, tüm kitleyi basitten karmaşığa doğru, giderek halkın da silah kullanacağı eylemlere dönüşebilir. Üstelik "silah kullanılmadı, askere-polise saldırı olmadı, o halde yürüyüşçülere dokunmayın!" zihniyeti, Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu (ARGK) ve Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi (ERNK) sancak ve bayrakları ellerinde olduğu halde yürüyen ayrılıkçılara güç ve moral vermektedir.
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
KÖLELİK :
Köle maldır , ağzı burnu , kolu bacağı , kalbi beyni , böbreği midesi , hisleri sinirleri olmasına rağmen maldır.. Alını satılır, hediye edilir.. çalıştırılır. Çalışma saati ve yaptığı işin sınırı ve adı yoktur. Sadece , ölmeyecek kadar yedirilir.
Avcı toplumlardan , çiftçi toplumlara geçildiği anda kölelelik başlamıştır. Kaynaklara
Uzun yıllar önce okuduğum bu kitap aradan biraz zaman geçtikten sonra arkadaşımda görünce tekrar okuma isteği uyandırmıştı. Farklı, değişik bir tat bırakan kitaplardan. İki ayrı dünyayı görüp fırsat tanınmasına rağmen dünyevi meselelerden kopulamadığını, aynı kalınan yerden başlamasına rağmen yine dünya işlerinin kaygısına düşüldüğünü gösteren
Her şey yeniden çiçeklenir bu çölde. Düşüncesiz bir sevinç çığlığının yaman anlamı düşüncenin ve inancın uzun gecesi süresince anlaşılamaz. Bu gecenin sonu yaklaşmaktadır, devrimlerin değil, ayaklanmanın günü olan bir gün doğmak üzeredir. Ayaklanma tüm rahatlıkları yadsıyan bir çiledir. Ayaklanan insan ancak bencillikleri kendi bencilliği ile birleştiği ölçüde, birleştiği sürece uyuşacaktır öteki insanlarla. Tek varlığı olan var olma isteğini yatıştıracak yalnızlıktadır gerçek yaşamı. Bireycilik doruğa ulaşır böylece. Bireyi yoksayan her şeyin yoksanması ve onu yükselten, ona çalışan her şeyin yüceltilmesidir. İyilik nedir Stirner’e göre? “Yararlanabileceğim şey.”
Fedakar Rus subayları, bu dönemde başlarını kaşıyacak vakit bulamıyordu. Savunulacak o kadar çok cephe, dize getirilecek o kadar çok düşman aşireti, bastırılacak o kadar çok yerel ayaklanma vardı ki....
1849 yılında çok sayıda alay, sallantıdaki Habsburg hanedanını Macar ihtilalcilere karşı korumakla görevlendirildi. Bedin ve Viyana' daki
Fedakar Rus subayları, bu dönemde başlarını kaşıyacak vakit bulamıyordu. Savunulacak o kadar çok cephe, dize getirilecek o kadar çok düşman aşireti, bastırılacak o kadar çok yerel ayaklanma vardı ki....
1849 yılında çok sayıda alay, sallantıdaki Habsburg hanedanını Macar ihtilalcilere karşı korumakla görevlendirildi. Bedin ve Viyana'daki
Bu dünya kimin dünyası?
Ana karakterimiz NeylaHerşey onun Irak'ta ayaklanma başlatan, İslami hareket adına kalkınan bir örgütün insanları dinlerinden, evlerinden, ırklarından ve canlarından ederek öldürmesine bir ses olmak için, gazeteci kimliği ile Irak'a giderSavaşın ortasına düştüğünü, ilk sınırda yağmalanan köyleri, esir alınan
....
1908 Devrimi: Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet
23 Aralık 1876, Haliç Tersanesi’ndeki Bahriye Nezareti’nde İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya-Macaristan, Almanya, Rusya ve Osmanlı heyetleri toplantı hâlindedir. Konu, Osmanlı’nın Balkan toprakları ve büyük devletlerin bu topraklar üzerindeki çıkarlarıydı. Batılı devletler ile Rusya
Rusların Güney Ordusu, Kafkas aşiretlerine direnmeyi Kazakların nasıl savaştığını izleyip taklit ederek öğrendi. "Öncü birliklerin öncü birliği" olarak görülen cephedeki Kazaklar, Kafkasya' da doğmuş ve büyümüşlerdi. Nesillerdir sınır bölgelerinde yaşayan Terek ve Grebenski Kazakları, çoğu zaman doğal bir sınır oluşturan Terek
Esir Şehrin İnsanları, 1920 – 1922 yılları arasında, İngiliz işgali altındaki İstanbul’da geçer. Roman boyunca mekan ve zaman hiç değişmez, olaylar doğrusal bir şekilde ilerler ve içinde geçtiği dönem, romanın üzerinde son derece belirleyici bir rol oynar. Bir başka deyişle, Esir Şehrin İnsanları, bu dönemde İstanbul’da geçen bir roman değil, bu
(Spoiler içerir!!!)
Orwell’ın Stalin dönemini eleştirdiği, eşitlik ilkesiyle ilk adımları atılan bir devrimin bir noktada yolundan saparak nasıl totaliter sisteme yöneldiğini anlattığı eseri, Yaşlı Reis’in şu sözleriyle -nasihatleriyle- başlar:
“İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Gene de, tüm hayvanların efendisidir. İnsan’a ve onun