Kur’an’ı en kâmil manada sünnetle, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in hayatıyla anlarız; çünkü o canlı Kur’an’dır, Kur’an’ı en iyi bilen, en kâmil manada yaşayandır. Bir fiil ki, bir hal ki, bir amel ki Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in sünnetine uymuyorsa o batıldır, bidattir. Dolayısıyla o fiil, hal, amel Kur’an’a, Allah’ın muradına da
uymuyor demektir.
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz canlı Kur’an’sa bu durumda onu Kur’an ile tanımak gerekir. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’i en kısa yoldan, en öz manada Kur’an’ın özü olan Fatiha ile tanıyabiliriz. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’i karşımıza koyup, onu Fatiha ile anlamaya, tanımaya çalışmalıyız. Allah’ı, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’i hayali bir şekilde değil, “belki şöyledir, belki böyledir” demekle değil en kâmil manada Kur’an ile tanımak gerekir.
Aynı şekilde kendimizi de Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’le kıyaslamamız gerekir; yani aynaya bakıp “acaba ona ne kadar benziyoruz, ona ne kadar iman etmişiz, onunla ne kadar birlikte olmuşuz, ona ne kadar uymuşuz” dememiz gerekir.