Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
MUS'AB BİN UMEYR HAZRETLERİ (R.A.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) etrafındaki Ashab-ı Kiram'a baktığımızda neler görmeyiz ki? İlim, ihlās, doğruluk, muhabbet, adalet gibi güzelliklerin temsilcisi olan binlerce sahabi... Mesela Mus'ab bin Umeyr Hazretleri, bütün güzellikleri kendisinde toplamış bir zat. Mübareği anlatmak kitaplara, destanlara sığmaz. Ålim, âbid, hafız, zahid, müderris... Bütün kelimeleri sonuna kadar dizsek yetmez. Mekke-i Mükerreme'nin en zengin ailelerinden birisinin çocuğu idi. Günde 2-3 elbise değiştirip altın kaselerde yemek yerdi. Ta ki Müslüman olana kadar. Müslüman olduktan sonra, anne-babasının, eski dinine dönmesi için yaptığı her türlü teklifi geri çevirdi. Hayatını İslam'ı yaymak için sarf etti. İslam'ın ilk Kur'an-ı Kerim muallimi idi. 40 yaşında Uhud Savaşı'nda şehit edilmişti. Müslüman olmadan önce altın kaselerde yemek yiyen Mus'ab bin Umeyr Hazretlerinin, vefat ettiğinde cenazesinin tamamını örtecek elbisesi bile yoktu. Maddi olarak bir şeyi olmasa da manevi olarak çok büyük şeyler kazanmıştı.
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Dinle Kİ Dinlenesin
Ömer Turgut İnançer hocamız gerçekten çok mütavazi ve idolojisi saglam bir hocamızdı Allah rahmet eylesin . Dinle ki Dinlenesin kitabında genel hatları ile ve hoşuma giden beni ekileyen kısımlarını inceleyip sizlere sunmak çok mutluluk verici . hocamız aslında kitabın'da bu devrin insanlarına ayna görevi gören eser çıkarmış, gerek kültürel, gerek dini bağlamda ne kadar batıl ve üstün körü okuyup, düşündügümüzü vurgulamak istemiş . Türk dilini ne kadar da zengin bir dil oldugunu üzülerek nokta atışıyla vurgulamıştır.Dili sadeleştirmek, inşaaten malzeme çalmakla eş degerdir cümlesinin tam manası ile anlatmış. Türkiyedeki müslüman kesmin ne kadar'da içi boş müslüman olduklarını gerek sert, gerek yumuşak bir üslup ile dile getirmiş . Efendimiz Hazretleri (s.a.v.) tanımanın hidayetin en büyük sebebidir diyerek bizlere Allah Resulünü gerçek manada anlamanın iman ve ibadet konusunda bizlerek büyük bir mihenk taşı olacagından bahseder ve benim en çok katıldıgım nokatalardan birisidir . Bizler Peygaberimizi sadece siyer okuyarak, yapmış oldugu savaşları ezberleyerek ve hayat hikayesini bir masalmışcasına okuyoyarak bir yere varamayız . Allah resulünü sadece bir peygamber olarak degilde, Baba Resûlullah, zevc Resûlullah, dede Resûlullah, kul Resûlullah, mütevazi Resûlullah ve centilmen Resûlullah (s.a.v) olarak inceleyip hayatındaki herşeyi kendi hayatımıza aktara bilirsek Allah Resulünü tam manası ile anlamış oluruz. ''Allah sevdikçe bilinir; Resul-i Ekber bilindikçe sevilir.'' “Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn” Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
Dinle Kİ Dinlenesin
Dinle Kİ DinlenesinÖmer Tuğrul İnançer · Mecra Kitap · 0155 okunma
Reklam
Allah (cc) tarafından indirilen su ve vahiy, Kur'ân'da sıklıkla rahmet olarak anılır, suyun ve vahyin "arındırıcı" olduğu söylenir ve 𝗯𝗶𝗿𝗶 𝗳𝗶𝘇𝗶𝗸𝘀𝗲𝗹 𝗱𝗶𝗴̆𝗲𝗿𝗶 𝗿𝘂𝗵𝘀𝗮𝗹 𝗼𝗹𝗮𝗿𝗮𝗸 𝗵𝗮𝘆𝗮𝘁 𝘃𝗲𝗿𝗶𝗿. Oysa batıl, ilk bakışta yoğun ve kabaran bir köpük gibi hakka galip gelmiş gibi gözükse de hakk güçlü bir sağanak olarak onu silip süpürür: "[Köpüğü sönüp gider]." Su, toprağın içine emildiğinde meyve ve diğer bitkileri ürettiği için (2:22; 6:99 v.s.), "insanlara faydalı olan arzda kalır." Kezå vahyin getirdiği hidayet de kalpler tarafından emildiğinde toplumda fayda ve değişim sağlayan insanlar yetiştirir.
HZ ALLAHA TÖVBE.
'' Resul-i Ekrem (s.a.v.) bir hadislerinde, '' Ey insanlar ! Allaha tövbe ediniz ! zira ben günde yüz defa o'na tövbe etmekteyim. '' buyurmuştur. ( Dürretül vaizin. )
Hz. Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayetle; Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: Allahü Teâlâ Hazretleri diyor ki; “Kulum hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir. O beni zikredince ben onunla beraberim. O beni içinden geçirirse ben de onu içimden geçiririm. O beni bir cemaat içinde anarsa ben de onu onunkinden daha hayırlı bir cemaat içerisinde anarım. O bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.”
Rasûlüllah (s.a.v) şöyle buyuruyor:
Kurbanlıklarınızı en iyi olanlarından yapın. Çünkü kıyamet gününde onlar sizin bineklerinizdir.
Reklam
Tevbe eden kâfirin tevbesi dünya ve ahirette makbuldür. Sadece Peygamberimize (s.a.v.) küfredenin, sövenin tevbesi ebediyyen makbul değildir, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'e sövenin katli vaciptir. Ancak tevbe edip islâma dönerse, tevbesinin kabul olup olmayacağı meselesi vardır. Sadru'ş-Şehid, Ebûl-Leys ve Ebû Nasr, tevbesi kabul olmaz demişlerdir.
İbn teymiyye r.h
Artık açıkça görüyorsun ki, Allah'ın din ve şeriatlerinin yoz­laşıp ortadan kalkmasının ve küfür ile isyanın üstünlük kurmasının en başta gelen sebebi kafirlere benzemektir. Buna karşılık bütün iyi ge­lişmelerin ana şartı da peygamberlerin sünnet ve şeraitlerine bağlılık­ tır. İşte, dinde yeni bir şey ortaya çıkartmak (bid'at) bu yüzden önem­lidir. İsterse bu yeni şeyin kafirlere benzemeye sürükleyen yönü bu­ lunmasın. Bir de bu iki sakıncalı nitelik (yeni bir şey ortaya atma ile kalirlere benzeme) bir araya gelince acaba durum nasıl olur? Bu yüzdendir kı Peygamber efendimiz (S.A.V), "Her toplum, benimsediği bid'at oranında sünnetten fire verir." buyurmuştur."
Peygamberimiz (a.s.m), durumu amcası Ebû Tâlib’e anlattı; ama o ücretin belli olmamasından duyduğu rahatsızlığı ifade etti ve Peygamberimizin ücreti de netleştirmesini istedi. Peygamberimiz ise bu duruma olumlu bakmadı. Bunun üzerine Ebû Tâlib, ücreti konuşmak üzere Hz. Hatice’nin yanına kendisi gitti: – Ey Hatice! Biz işittik ki sen yeğenim Muhammed (s.a.v)’i iki erkek deve vermek üzere ticaret mallarının başında göndermek istiyormuşsun. Biz Muhammed (s.a.v) için dört deveden daha aşağısına asla razı olmayız. Hz. Hatice: – Ey Ebû Tâlib! Şüphesiz ki sen çok kolay ve hoşa gidecek bir ücret talep etmiş oldun. Bundan çok daha fazlasını isteseydin de yine ben kabul ederdim.
Sayfa 44 - Tilki KitapKitabı okuyor
Peygamberimizin (a.s.m) ticaret kervanının başında gitmek istediğini öğrenen Hz. Hatice hemen Peygamberimiz (a.s.m)’ı yanına çağırttı: “Ben seni Şam tarafına gidecek kervandaki ticaret mallarımın başında göndermek istiyorum. Senin güzel ahlâklı, doğru sözlü ve güvenilir biri olduğunu biliyorum. Ve sana kavmimden hiç kimseye vermediğim büyük bir ücret vereceğim.” dedi.
Reklam
Amca Ebû Tâlib şöyle dedi: “İşittim ki kavmin ticaret için Şam civarına bir kervan oluşturmuş. Hüveylid kızı Hatice ise bu kervanda görevlendirmek üzere güvenilir bir adam arıyormuş. Her ne kadar Şam tarafına gitmeni istemesem de orada bazı hâsid Yahudilerin sana kötülük etmesinden endişe duysam da artık çaresizim. Hatice’ye bir gitsen, senin temiz ve güvenilir oluşun sebebiyle başkalarını değil de seni tercih eder.”
Peygamberimiz (a.s.m) yirmi beş yaşına gelmişti. Amcası Ebû Tâlib kendisine: “Ey yeğenim! Sen de biliyorsun ki ben malı mülkü olmayan biriyim. Her geçen gün sıkıntılarımız artıyor. Ne malımız kaldı, ne de bir ticaretimiz.” dedi. Bu konuşmadan sonra bir teklif, bir öneri gelmesi kaçınılmazdı. Ve öyle de oldu.
husumet
Güzel konuşma, selamı yayma ve yemek yedirme, cenneti size vacip kılar. Hz.Muhammed (s.a.v)
Sayfa 59 - Çelik YayıneviKitabı okuyor
Peygamberimiz (a.s.m) henüz yirmi yaşında iken haksızlığa ve zulme karşı kurulan Hılfu’l-Fudûl Cemiyeti içinde yer aldı.
Hılfu’l-Fudûl Cemiyeti zulme ve zâlime asla müsamaha gösterilmemesini; zâlimlerden hakları alınıncaya dek mazlumlarla birlikte hareket etmeyi ilke edindi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.