Tasavvuf demek Vahdet-i Vücûd yani, Vücûd Birliği demektir. Vücûd Birliği demek de, her şey. ortaklaşa bir tek Viicûd'a bağlıdır; dolayısiyle, bu bir tek Vücûd ta, zorunlu olarak, Bir Tek Yaratıcı olan Allah'ın Vücûd'undan ibârettir, Vücûd'un asıl sahibi Allah'tır demektetir. Şu hâlde, Vücûd Birliği demek, yalnız Allah vardır , 0'ndan başka hiç bir şey yoktur demektir.
Sayfa 262 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
415 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 24 days
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar
'ın
Huzur
Huzur
romanı,
Muhyiddin İbn Arabi
Muhyiddin İbn Arabi
ve
Henri Bergson
Henri Bergson
'un felsefi görüşlerini yansıtan önemli bir eserdir. Romanda, Mümtaz ve Nuran'ın ilişkisi, İbni Arabi'nin "vahdet-i vücûd" (varlık birliği) ve Bergson'un "süre" (içsel zaman) kuramlarını yansıtır. Aşk, varlık, zaman, sanat ve ruh gibi temaları derinlemesine
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201916.7k okunma
Reklam
Dinî kaynaklara göre, İbrahim veya Abraham, Vahdet-i İlahiye yani Tek veya Tanrı'nın Birliği kavramını ortaya atan ilk mürşit, ilk peygamberdir. İbrahim'den sonra kabilenin başına oğlu İshak geçmiş, İshak'tan sonra da, İsrail adını alan Yakup (Jacob) başa geçmiştir ki, Yakup'la birlikte İbraniler, Beni İsrail, yani İsrailoğulları veya İsrail kavmi adını almıştır. Yakub'un 12 oğlu vardı ve bunlar İsrailoğullarının 12 kabilesini teşkil etmişlerdir. İbrahim'in Kenan diyarında bulunduğu bir sırada yaptığı bir kahramanlık üzerine, Tevrat'ın efsanesine göre, Allah bir gece rüyasında İbrahim'e görünmüş ve "Mısır Nehri'nden ta büyük nehir olan Fırat'a kadar Kenanîler, Keniziler, Kadmoniler, Hetiler, Feriziler, Refailer, Amoniler, Girgaziler ve Jebusilerin memleketini senin nesline veriyorum..." diyerek Nil'den Fırat'a kadar olan toprakları İsrailoğullarına bahsetmiştir.
Sayfa 19 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Vahdet-tevhid
"Vahdet, Allah'ın varlığı ve birliği, tevhid ise kulun Allah'ı birlemesidir."
Sayfa 213Kitabı okudu
Irklar Tearüf ve Teavün içindir
BEDİÜZZAMAN, IRKLARIN tearüf ve teavün için farklı kılındığını beyan eden Hucurat suresinin 13. Ayetini tefsir ederken şöyle der: "Şu âyet-i kerimenin işaret ettiği teârüf ve teâvün düsturunun beyanı için deriz ki: Nasıl ki bir ordu fırkalara, fırkalar alaylara, alaylar taburlara, bölüklere, tå takımlara kadar tefrik edilir. Tä ki, her
Türklük Kavramı Üzerine
Bernard Lewis’in de belirttiği gibi, “Türk” kavramı, İslamiyet’le öylesine eş anlamlıydı ki; bilhassa Osmanlı dönemindeki Müslüman ahali “Türk” diye adlandırıldığı gibi, bir gayrimüslimin Müslümanlığı kabul etmesi de “Türk oldu” diye ifade edilirdi. Bu durum, dünya Müslümanları içinde özellikle "sine-i selase" (üç kucak) denilen üç
Reklam
Geri13
39 öğeden 31 ile 39 arasındakiler gösteriliyor.