Galıb Dede, “Hüsn ü Aşk”ta, tasavvuf bakımından bu seyr ü sulükü bildirmededir. Aşk, Hüsn'e vurulmuştur; onu kendisinden ayrı sanmaktadır. Ona kavuşmak için Kalb kal'asındaki kimyâyı getirmesi gerektir. Edeb mektebinde, her türlü kayıtlardan kurtulmuş Munlâ-yı Cünün'dan, bu cezbeye eriştikten sonra kâmil bir mürşid olan Suhan, ona her an yardım etmektedir. Sülükünde, aşılmaz belleri aşan, gıdılmez yollara duşen, nefis vâdilerinde kuyulara hapsolan, hayallere çatan, çeşitli belâlara uğrıyan, şehvet ateşinden süzulup geçen Aşk'a, Gayret, yâni sabır ve mücâhede, arkadaşlık etmiştir. Süretlerle bezenmiş bulunan, girilince kapısı sırrolan şehir varlık şehridir; Hüş-rübâ, nefistir; nefis âleminde kendi hayâllerine kapılan Aşk, cezbe ateşiyle bu şehri yakmış, bu suretlerden, bu hayâllerden kurtulmuş, hakıykat sabâhı dogmuş, seyre başladığı yere dönmüş, Aşk'ın, Husn'den, Husn ün de Aşk'tan başka birşey olmadığını anlamış, vahdet sırrına erişmiştir.