Günün makalesi
DİN VE AKIL İLİŞKİSİ İnsanlık düşünce tarihinde doğru bilgiye ulaşma vasıtalarının neler olabileceği hep tartışma konusu olagelmiştir. Felsefenin de en önemli konularından birisi budur.Bu hususta temel bazı ekoller oluşmuştur. Doğru bilgiye ulaşmak mümkün müdür, mümkün değil midir? Yani insan sahip olduğu maddi ve manevi cihazları ile mutlak
- " (...) Din-felsefe; akıl-vahiy; ruh-beden; Tanrı-insan çatışmalarının kaynağıdır, sonlu sonsuz çelişkisi..."
Sayfa 237 - Siyah Kitap
Reklam
Her meal okunur mu ? Bazı mealler saptırır!
Örnek bir ayet meali ve çelişkisi ➡️ Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan (ve açıklayan), sizi temizleyen (küfür ve kötülükten arındıran) ve size Kitap ve hikmeti (Sünneti) ve ayrıca bilmediklerinizi öğretip (olgunlaştıran) bir Resul (olarak Hz. Muhammed’i) gönderdik. Bakara 151. Ayet ➡️Bu ayette iki indirilen vahiy kaynağından
John Locke'de Tanrı Anlayışı ve Vahiy Çelişkisi Tanrıdan ilham alan bir kimse vahiyle diğer insanlara, onlarin daha önceden dış-duyum ya da iç-duyumdan edinmediği hiçbir basit idea iletemez. Zira, eğer bu kimsenin Tanrıdan direkt olarak aldığı vahiy birtakım yeni basit ideaları içeriyorsa, bu idealar başka bir insana kelimelerle veya başka
Islahçı Anlayışın Akıl ve Tevil Konusundaki Çelişkisi
Benzer yorumlar XIX. yüzyılın sonlarında Arap-müslüman dünyasında da rağbet gördü. Mesela Kevâkibî Fîl suresinde sözü edilen “sürüler hâlindeki kuşlar”ı salgın hastalık mikrobu taşıyan sinekler olarak yorumladı ve bu ilginç yorum Abduh tarafından da benimsenip şöhrete kavuşturuldu. Kur'an tefsirinde natüralist ve rasyonalist etkiden,
Sayfa 64-66
Vahiy çelişkisi
“Bir şeyin özel bir kişiye vahyolunması, herhangi başka bir kişiye olunmaması, bu vahyin sadece o kişiye ait olması anlamına gelir. Bu kişi vahyi ikinci bir kişiye, ikincisi bir üçüncüsüne, üçüncü dördüncüye aktarır ve böyle devam ederse söz konusu vahiy tüm bu insanlar için bir vahiy olmaktan çıkar. Bu sadece birinci kişi için bir vahiydir, diğerleri için de bir söylenti; sonuç olarak diğerleri de buna inanmakla yükümlü değildirler.”