Yukarıda söylediklerimiz ilk etapta zor gelebilir, gözümüzde büyüyebilir.
Böyle düşünmeyelim. Biz bir adım atalım, Yüce Allah birimizi on yapacaktır.
Biz bildiklerimizle amel edelim, Allah (cc) bilmediklerimizi öğretecektir. Biz
O’ndan korkup sakınalım, Obize bir çıkış gösterecek ve hiç ummadığımız
yerden türlü bilgilerle rızıklandıracaktır. Biz elimizden geleni ortaya koyup
O’na dayanalım; yani gerçek bir tevekkülle tevekkül edelim, O bize yete
cektir. Biz özümüz, sözümüz ve eylemlerimizle O’ndan hidayet isteyelim,
O bizi yolun en doğrusuna hidayet edecektir. Bunlar O’nun vaadleridir.
Şayet bu vaadlere karşı güvensizlik duyuyorsak; biraz değil, bayağı bayağı
modern cahiliyeden etkilenmişiz demektir. Zira modern cahiliyenin amentü
esaslarından biri; bilim dışında hiçbir şeye tam anlamıyla güvenmemektir!
Birçoğumuz farkında değiliz belki; ancak şu ânda ümmetin en ciddi sorun
larından olan “İlahi vaadlere karşı suizan”, tornasından geçtiğimiz modern
cahiliyenin eseridir. Bu sebeple çoğumuz İsviçreli bilim adamlarına, diye
tisyenlere, güzellik uzmanlarına, kıytırık gazete haberlerine vahiyden daha
çok güveniyoruz. “Çok yemek kalbe zararlıdır.” diyen İslam âlimine burun
kıvırıyor, bilim adamı söyleyince diyete başlıyoruz. “Az uyuyun.” diyenâlime dudak büküyor, kişisel gelişimci söyleyince uykumuzu düzenliyoruz. Oysa birçoğumuza sorulsa İslam âlimlerine daha çok güvenilmesi gerek
tiğini söyleriz. İnandığımızla pratiğimiz arasındaki farkın nedeni, modern
cahiliyenin üzerimizdeki olumsuz etkisidir.
Doğrusu yaşamımızın hiçbir parçası kendiliğinden bitmez. Bitmiş olanları biz bitiririz. Bir yenisine geçmek hevesiyle
Ya da eskisinden kurtulmak ümidiyle!