Öncelikle yazarın okuduğum ilk kitabı, ilk başlarda şaşırarak sayfalarını çevirmiş hatta cümleleri okurken zorlanmıştım çünkü; Yazar eserinde sadece nokta ve virgül kullanmış diğer hiçbir noktalama işaretlerini kullanmamıştı. İlk başlarda zorlansam da sonradan alıştım bu duruma. Ayrıca kitapta karakterlerin isimlerinin olmadığına da dikkat çekmek
l Oğuz Atay’ın o çok sevdiğim büyülü dünyasında kaybolduğum yeni bir eserin yorumuyla geldim. Yazarın tek tiyatro eseri olan ve vefatından sonra sahnelenen: Oyunlarla Yaşayanlar.
l Atay’ın bu eserinde bir tutunamayan bizi karşılıyor aslında… Coşkun, vaktinden önce tarih öğretmenliğinden emekli olmuş ve kendini tamamen oyun yazmaya adamış biridir.
Mahrumiyet Oteli, Uyanma Vakti’nden sonra yazardan okuduğum ikinci roman oldu ve okurken iki romanın birbirinden farklı ama aynı şiirsel ruhla yazıldığına tanık oldum. Afet Leman’ın hikayesini okurken bir kadın olarak etkilenmeden edemedim. Bir çocuğa biçilen Kardan Adam ismi hem felsefi hem de insanı açıdan ruhumu alıp başka diyarlara götürdü. Kalbimi yorarken zihnimi sürekli düşüncelere itti. Mahrumiyet Oteli’ne okuma gruplarında sık sık denk geliyordum, yazarın kalemini de daha önce okumuştum ama bütün bunlarla birlikte beklentimin çok üstünde bir roman çıktı. Gönül rahatlığıyla ve şiddetle tavsiye ediyorum.
Ne demiş Hz Mevlana:
“Her şey vaktini bekler;
Ne gül vaktinden önce açar,
Ne güneş vaktinden önce erken doğar,
Bekle, senin olan sana gelecektir..”
Yazar
Hakan Mengüç bu son kitabında Hz Şems’in öğrencisi olmaya çağırıyor okurlarını. Onun öğrencisi olmak zordur. Hz Şems’in yolu yanmaya hazır olanların yoludur. Çünkü Şems güneştir, aydınlatır, ısıtır
İnceleme videosu: youtu.be/-unp-xPvNlE
Aşk ve Anlatı Şiirleri.
Shakespeare’den Soneler’den sonra okuduğum 2. kitap.
Aşk ve Anlatı Şiirleri, 423 sayfalık bir şiir kitabıdır.
Aşk ve Anlatı Şiirleri’nde; aşk, özlem, mücadele, sevgi gibi temalar işleniyor. Bazı bölümdeki şiirlerin öyküye benzediğini, bir olayı anlatmak üzere kaleme
Yüksekçe bir yere çıkıp meydanları izliyorum bir zaman. İnsanların yüzlerine bakıp nereye yetişmeye çalıştıklarını merak ediyorum. Sonra camilere, sahaflara, terkedilmiş sokaklara, rengi, kokusu kesif dükkanlara dalıyor, kalabalık caddelere ve şehrin en hışırtılı çarşılarına vuruyorum kendimi. İnsanı ve insanla var olan değerleri; güzellik,
TÜKENMEZ BİR KİTAP, ÇIKMAZ BİR SOKAK, MELANKOLİK HÜZÜNLER
youtube.com/watch?v=zz1ZzqM...
Raif abiyi çok üzdünüz,vaktinden evvel yaşlandırdınız . Neydi bu adamcağızın suçu günahı ? Madonna sen de kürkünü alıp gider misin artık ! Sevmek istedi bu adam be, sevdi sevdi sevdi. Sobada yakılacak öyküydü bu ne diye milletin diline