Öncelikle yazarın okuduğum ilk kitabı, ilk başlarda şaşırarak sayfalarını çevirmiş hatta cümleleri okurken zorlanmıştım çünkü; Yazar eserinde sadece nokta ve virgül kullanmış diğer hiçbir noktalama işaretlerini kullanmamıştı. İlk başlarda zorlansam da sonradan alıştım bu duruma. Ayrıca kitapta karakterlerin isimlerinin olmadığına da dikkat çekmek
l Oğuz Atay’ın o çok sevdiğim büyülü dünyasında kaybolduğum yeni bir eserin yorumuyla geldim. Yazarın tek tiyatro eseri olan ve vefatından sonra sahnelenen: Oyunlarla Yaşayanlar.
l Atay’ın bu eserinde bir tutunamayan bizi karşılıyor aslında… Coşkun, vaktinden önce tarih öğretmenliğinden emekli olmuş ve kendini tamamen oyun yazmaya adamış biridir.
Ne demiş Hz Mevlana:
“Her şey vaktini bekler;
Ne gül vaktinden önce açar,
Ne güneş vaktinden önce erken doğar,
Bekle, senin olan sana gelecektir..”
Yazar
Hakan Mengüç bu son kitabında Hz Şems’in öğrencisi olmaya çağırıyor okurlarını. Onun öğrencisi olmak zordur. Hz Şems’in yolu yanmaya hazır olanların yoludur. Çünkü Şems güneştir, aydınlatır, ısıtır
Selamaleyküm, dostlar. Sezai karakoç ün yakın tanıdığı, Edebiyat Ortamı Dergisinin sahibi şair Arif Ay küçük hacimli bir Sezai Karakoç biyografi kitabı hakkında bir değerlendirme yazmıştım. Fikirleriniz benim için önemli.
“En büyük acı şu: insanlık hadım edildi
Hakiki düşünceden gerçek duyarlılıktan ve öz bilgiden
Bayrakların ve sancakların
Devir, bize geçmişten 12 Eylül’e nasıl gelindiğini anlatırken, bazı gerçekleri ince ve derinden işliyor. Ruhumuzda o noktadan bugüne nasıl gelindiğini de algılamaya başlıyoruz.
Bu romanda
Ece Temelkuran, anlattığı olaylardan çok onları anlatış şekliyle fark yaratmış; kitapta ülkemizin
Merhaba arkadaşlar;
Nurettin Topçu'nun iki bölümden oluşan bu kitabının; ''Amerikan Mektupları'' başlığını taşıyan birinci kısmı Ocak 1948-Şubat 1949 tarihleri arasında Hareket Dergisi'nde, aynı başlıkla yayınlanan 12 imzasız mektup-yazıdan oluşmaktadır. Mektuplar, üç yıl evvel İstanbul'a gelmiş bir Amerikalının (ki İstanbul'a, insaniyete, dine bu
İncil’de şöyle geçer:
İsa daha konuşurken bir kalabalık çıkageldi. Onikiler’den biri, Yahuda adındaki kişi, kalabalığa öncülük ediyordu. İsa’yı öpmek üzere yaklaşınca İsa, “Yahuda” dedi,
“İnsanoğlu’na bir öpücükle mi ihanet ediyorsun?” — Luka 22:48
İşte karşınızda Rönesans döneminin mihenk taşlarından biri sayılan, eserlerinin her parçası ayrı
Tanrım
Merhaba
Yoksa selamün aleyküm mi demeliydim?
Bir mektup yazmak için elime bir kağıt kalem aldım. Mektubu kime göndereceğimi bilmiyordum. Herhangi birine olanları anlatmak istedim sadece. Sen derdini kime anlatırsın Tanrım?!
Düşünüp durdum; beni seven birine mi göndersem yoksa sevdiğim birine mi? Beni terkeden birine mi göndersem yoksa
TÜKENMEZ BİR KİTAP, ÇIKMAZ BİR SOKAK, MELANKOLİK HÜZÜNLER
youtube.com/watch?v=zz1ZzqM...
Raif abiyi çok üzdünüz,vaktinden evvel yaşlandırdınız . Neydi bu adamcağızın suçu günahı ? Madonna sen de kürkünü alıp gider misin artık ! Sevmek istedi bu adam be, sevdi sevdi sevdi. Sobada yakılacak öyküydü bu ne diye milletin diline
Kısa bir süre önce, Dostoyevski’nin okumadığım kitaplarını da bitireyim artık, demiştim. Sonra okuduğum, okumadığım diye ayırmadan tüm kitaplarını kronolojik bir şekilde okuma kararına varmam sonrası, bu büyük yazarı daha iyi anlamak amacıyla başladığım bir kitap oldu Henri Troyat’ın yazdığı bu biyografi. Hayatımdaki 1-2 olay neticesinde
...
Bir klasiği okumaya başlamadan önce siz ne yaparsınız, kendinizi nasıl hazırlarsınız, yazar ve eser hakkında nasıl bir altyapı oluşturursunuz ya da kitabın içine balıklama mı dalarsınız bilemiyorum. Ama ben, hem yazar hem de kitabı hakkında bulabildiğim makalelere, yazılara, incelemelere göz atmayı tercih ediyorum. Bu benim satır aralarını
Öncelikle merhabalar, kitap hakkında yorumlarımı dile getirmek istedim. ben aslında bu kitabı bir felsefe kitabı olarak almadım. Merak etmiştim merakım üzerine aldım. Fakat kitabı zamanla okuduktan sonra bir felsefe kitabı Okuduğumu ve “stoizm” felsefesini anlatan, ahlakı Öğreten ahlak ve felsefe yüklü bir kitap olduğunu okudukça öğrendim. Ünlü yazarımız doğan cüceloğlu‘nun da her bireyin okuması gerektiğini söylediği bir kitaptır, dikkatimi o çekmişti kitapta,
aslında felsefe insanın hayatının karmaşasın’dan kopmasını sağlar, hayatın karmaşası bir kelepçedir… özgür olmayı tercih etmemizi söylüyor. Çok kısa bir ömürümüz ve hayatımız var. Ve bunu bir kere yaşıyoruz, ama sürekli bu hayatı kaçırıyoruz…. Çalışmakla, stres çekmekle, endişe duymakla, kaygılı olmakla sürekli bir şeyleri düşünmekle hayatı ve anı sürekli kaçırıyoruz. Aslında benim de en çok sevmediğim bir şey hayatı kaçırmaktır, anı ve hayatı Yaşayamamaktır. İş hayatı, yoğun stres, akıp giden bir zaman ve anlamadan geçen giden yıllar… ve o yıllar içinde sadece ufak birkaç hatıra…. aslında kitap bizi bu hatıraları sürekli yaşamamız için bir yol göstergesi bir felsefe ve harita görevi görüyor. herkese okumasını tavsiye ederim, kitap güzel ve akıcı iyi okumalar dilerim…