İçki yasaklanınca sahabiler içki küplerini sokağa döküp bir daha içki içmedikleri hâlde, Nuaym bir türlü bunu terk edemedi. Bu yüzden Allah Resûlü (sas) tarafından birkaç kez cezalandırıldı.
Yine
“Sıddîk‐ı Ekber”, Allah’ın Resûlü’ne hem diliyle hem de eliyle yardımlar ediyordu. Buhârî’nin anlattığı şu eziyet tablosuna bir göz atalım:
Kâinatın Fahri, Kâbe yakınında namaz kılmaktaydı.
"Bu satırları okurken kalbiniz titriyorsa... hâlâ bir umut var demektir..."
Çünkü hâlâ Allah'ın (cc) affı, merhameti, sevgisi ve bizdeki kardeşlik duygusu tükenmedi!
Bu çağrı sana,
“ Bir Aşk Romanı “
10. BÖLÜM – İLK TANIŞMA GÜNÜ
Sabah güneşinin ilk ışıkları Maçka’nın tepelerine vururken, Deniz ve ailesi kahvaltılarını yapıp fındık bahçesine gitmek için hazırlanmaya başladı.
Bir vakitler bir derviş varmış. Yaşlanmış saçları dökülmüş, kafasında üç tel saçı kalmış. Sakal tıraşı için bir berbere gidip koltuğa oturmuş. Tam berber tıraşa başlayacağı esnada kibirli, zengin bir bey gelmiş ve dervişe, 'Kalk kalk kabak benim işim acele!' deyip dervişi koltuktan kaldırmış. Tıraşı bitince atına atladığı esnada at huzursuzlanmış ve adamı üzerinden atınca adam oracıkta can vermiş. Tabii berber adamın mübarek bir zat olduğunu biliyormuş ve, 'Sen hiç beddua etmezdin, ne oldu? deyince dervişin verdiği cevap muazzam, 'Vallahi ben hiçbir şey söylemedim, kabağın sahibinin gücüne gitmiş olmalı.'