Tuğrul Kalın

Tuğrul Kalın
@vamosbien
11 okur puanı
Nisan 2018 tarihinde katıldı
Dünya kurulduğundan beri insanların göze aldığı zihinsel çabaların ve bol keseden savurdukları kibirli yalanların dörtte üçü, kendilerinden daha aşağı seviyede bulunan kişiler uğruna harcanmıştır ve aslında kendilerini küçültmekten başka bir işe de yaramamıştır.
Reklam
Bir insanın, bilinmeyen bir hayatın parçası olduğunu ve ona olan aşkımız sayesinde bu hayata nüfuz edebileceğimizi zannetmek, bir aşkın doğmasında en temel unsurdur ve başka hiçbir şeyin önemsenmemesine yol açar. Bir erkeği sadede fiziksel görünümüne bakarak değerlendirdiklerini iddia eden kadınlar bile, bu görünümde özel bir yaşayışın yansımasını bulurlar. İşte bu yüzden askerlerden, itfaiyecilerden hoşlanırlar; üniforma çehreyi beğenmeyi kolaylaştırır; zırhın altında farklı, maceracı ve şefkatli bir yüreği öptüklerini zannederler; genç bir hükümdarın, bir veliahtın, ziyaret ettiği yabancı ülkelerde, en çok arzulayacağı gönülleri fethetmek için, belki bir sarraf için şart olacak düzgün profile ihtiyacı yoktur.
... çünkü insanın, adlandırdığı şeyi yarattığına inandığı yaşlardaydık henüz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gerçek hayatta kalbimizin geçirdiği değişimler, tıpkı bazı tabiat olayları gibi, o kadar yavaş gerçekleşir ki, kalbimizin içinde bulunduğu farklı durumların her birini saptar, buna karşılık, değişim duygusunu yaşamayız.
Gerçek, bir kişinin mutluluğunun veya bahtsızlığının bize yaşattığı bütün duygular, bu mutluluğun veya bahtsızlığın sureti aracılığıyla ortaya çıkar ancak; tarihteki ilk roman yazarının yaratıcılığı, duygu mekanizmamızda zorunlu tek unsurun bu suret olduğunu ve dolayısıyla, gerçek kişileri ortadan kaldırıvermekten ibaret bir sadeleştirmenin belirleyici bir gelişme olacağını anlamaktı. Gerçek bir insan, kendisiyle ne kadar derin bir yakınlık kursak da, büyük ölçüde duygularımız tarafından algılanır, yani saydam değildir, duyarlılığımıza taşıyamayacağı bir yük bindirir. Başına bir felaket geldiğinde, ona ilişkin kafamızda taşıdığımız bütünsel kavramın ancak küçük bir bölümü çerçevesinde duygulanabiliriz; dahası, o da kendisine ilişkin bütünsel kavramın ancak küçük bir bölümü çerçevesinde duygulanabilir. Romancının buluşu, ruhun nüfuz edemediği bölümlerin yerine eşit miktarda manevi, yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı.
Reklam
Zihnim de dışarıda olup bitenleri seyrederken bile içine gömüldüğüm başka bir yuvaydı.
Hayatınızın üstünde hep bir gökyüzü parçası bulundurmaya çalışın.
Ne var ki, uzak geçmişten geriye hiçbir şey kalmadığında, insanlar öldükten, nesneler yok olduktan sonra, bir tek, onlardan daha kırılgan, ama sadık olan koku ve tat, daha uzun bir süre, ruhlar gibi diğer her şeyin yıkıntısı üzerinde hatırlamaya, beklemeye, ummaya, neredeyse elle tutulamayan damlacıklarının üstünde, bükülmeden hatıranın devasa yapısını taşımaya devam eder.
Geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. Geçmiş zihnin hakimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin içinde gizlidir. Bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır.
Eğer bir insanın aklı ve yüreği varsa, dük olmuş arabacı olmuş ne fark eder?
Reklam
Çevremizdeki nesnelerin durağanlığı, bu nesnelerin başka nesneler değil de, onlar olduklarından emin olmamızın, yani düşüncemizin onların karşısında durağan olmasının zorunlu bir sonucudur belki de.
Acılarının dineceği umudu, ıstırabına katlanma metenati verir hastaya.
Kayıp Zamanın İzinde
Kayıp Zamanın İzindeMarcel Proust
9.1/10 · 551 okunma
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Zor İş
Kitap beni çok zorladı. Aslında okurken okuduğum kısımlarla ilgili bir kaç sayfalık uzun ve çok yönlü bir inceleme yaptım ama kitabı bitirmedim bitirdikten sonra paylaşmayı düşünüyorum. Şimdilik yarım bırakıyorum. Bitirmesi bir o kadar zor olan Kayıp Zamanın İzinde'ye başlıyorum.
Ulysses
UlyssesJames Joyce · Norgunk Yayıncılık · 20151,054 okunma
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.