EVLİLİK ÜZERİNE
200.000 Yıldır Çözülemeyen Problem
Evlilik, en genel tabiriyle, kanun karşısında dinen ve kültürel adetlere uygun biçimde yuva kurmak isteyen kişilerin birleşmesidir.
Elimize ulaşan kanıtlara göre bilinen ilk evlilik milattan önce 2350’li yıllara kadar uzanır.
Şahsi tahminim ise boşanmalarında aynı tarihte bulunduğu hatta belki
Mutsuzluk görgüsü demek olan kibarlık, mağlup doğanların, hayata yenilgiyle başlayanların ayrıcalığıdır. Kendini daha önce hiç olmamış bir soydanmış gibi görmek, içinde bir boşluğun, hatta bir hazzın bulunduğu bir burukluktur.
Şehri zor kullanarak zaptet, Yahudi soyunu tamamen ortadan kaldır! Çünkü bütün uluslar içinde yalnız bunlar, toplumda öteki halklarla bir ilişki kurmayı reddediyor ve onları düşman gibi görüyorlar.”
Apameia’lı Poseidonios
“Ve (Allah) size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etmiştir ki siz onların sırtına binip üzerine yerleşince Rabbinizin nimetini anarak şöyle diyesiniz: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz; yoksa biz buna güç yetiremezdik. Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz.”
Zuhruf sûresi(43), 12-14
...
Dikkat edilirse bu sözler, tam bir kulluk konumunun ve bilincinin ifadesidir. Bilhassa son cümle çıkılan yolculuk ile dönüşü olmayan büyük yolculuk arasında bir ilgi kurmakta, asıl yolculuğun “kulluk yolculuğu” olduğunu, her zaman ve her yerde kulluk görevinin sürdürülmesi lâzım geldiğini telkin etmektedir. Bu, daha ötede dünya hayatının başlı başına bir misafirlik ve yolculuk demek olduğunu anlatmaktadır.
“Tesbih, takdis, acz itirafı ve dönüşün Allah’a olduğu gerçeği” yolcu için güven ve iman tazelemek demek olup her türlü yalnızlık duygu ve korkularından kurtulmak anlamına gelir. Şimdi yolcumuz, yolculuk stresine kapılmadan hele hele trafik canavarı olma eğilimi göstermeden rahat bir yolculuğa hazır demektir.
6 )Sözel judo: eleştiri ateşi altında olduğunuzda karşılık vermeyi öğrenin
değersizlik hissinizin nedeninin süregiden de öz eleştirileriniz olduğunu öğreniyorsunuz
Bu durum sürekli kendinize nutuk çektiğiniz ve sertt gerçekçi olmayan bir şekilde zulmettiğiniz üzücü bir iç konuşma şeklini alır
Genellikle öz eleştiriniz başka birinin sert bir
Bağnaz Jansenistlerin soyundanız, kozmik boyutlarda bir komedinin ortasında, evrene tarihimizin izlerini bıraktık. Huzur içinde ölmeye çağıran bu esine uymaya da hiçbir zaman gücümüz yetmeyecek.
Mutluluğa direnmek; çoğu kimse başarır bunu. Mutsuzluk; o başka türlü bir yalan. Onu hele bir tadın, asla doyamayacaksınız! Onu açgözlülükle ve özelikle olmadığı yerde arayacak, onu orada tasarlayacaksınız, çünkü onsuz her şey size yararsız ve sıkıcı görünecek. O, bulunduğu yerde gizi kovalar ve aydınlatır. Olayların tadı tuzu ve anahtarı, rastlantı ve saplantı, kapris ve zorunluluk demek olan mutsuzluk en güçlü, en kalıcı ve en gerçek olan yanıyla görünüşü size sevdirecek, sizi ona ebediyen sımsıkı bağlayacaktır, çünkü doğası gereği “yoğun”dur, her “yoğunluk” gibi köleliktir, boyun eğiştir.
Oysa her duyum, acı ve zevk, hüzün ve sevinç bir bağdır. Sadece kendi boşluğuna alışan, varlık ya da nesnelerden, bütün ilişkilerinden arınmış zihin özgürleşir.