"Öyleyse, yoldaşlar, bu hayatta başımıza gelen tüm kötülüklerin insanların zorbalığından kaynaklandığı gün gibi açık değil mi? Şu İnsanoğlu'ndan kurtulalım, emeğimizin ürünü bizim olsun. İşte o zaman zengin ve özgür olacağız. Öyleyse, ne yapmalı? Gece gündüz, var gücümüzle insan soyunu alt etmeye çalışmalı! İşte, söylüyorum yoldaşlar: Ayaklanın! Bu Ayaklanma ne zaman gerçekleşir bilemem, bir haftaya kadar da olabilir, yüz yıla kadar da; ama şu ayaklarımın altındaki samanı gördüğüm gibi görüyorum: Hak er geç yerini bulacaktır. Yoldaşlar, şu kısa ömrünüzde bunu aklınızdan çıkarmayın!
Erkek Domuz ReisKitabı okudu
Sovyet Vatandaşları Tarafından Anlatılan Bir Fıkra.
Bu metin, iki yıl boyunca (1972 eylülünden 1974 eylülüne kadar) kollektif bir binada kalarak Sovyet vatandaşlarının gündelik yaşamını paylaşan ve "gerçek sosyalizm"le tanışan iki Fransız gazeteci tarafından yazılmıştır. Fransa’ya döndüklerinde, bu gazeteciler Fransız Komünist Partisi’nden ayrıldılar.
Devrim sırasında bir tren Rusya
Bizim için uluslar arasında ayrı gayrı yoktur. Yalnızca arkadaşlar ve yoldaşlar var ya da kardeşlik istemeyen düşmanlar. Dünyaya gönül gözüyle bakıp ne denli kalabalık ve güçlü olduğumuzu görünce insan öylesine seviniyor ki, içi ferahlıyor!.. bir Fransız, bir Alman, bir İtalyan için de durum aynı. Hayatı anladılarsa eğer, onlar da aynı biçimde sevinç duyarlar. Hepimiz aynı ananın, aynı düşüncenin; bütün insanların kardeşliği fikrinin evlatlarıyız. Bu düşünce bizi ısıtır, adaletin göklerinde parlayan bir güneştir o ve bu gökler emekçinin kalbinde yatar. Hangi millet olursa olsun, adı ne olursa olsun, fark etmez.
Sayfa 52Kitabı okudu
Yol inişli çıkışlı
Güzergah belli
Aşağıdakiler yukarıya hevesli
Yukarıdakiler yorgun, daha yukarıya istekli
Yolda dinlenip soluklanmak da var
Hedefe bir an evvel ulaşmak için görmezlikten gelmekte
Enternasyonal'le kurtulur insanlık!
“Ne tuhaf adamlarsınız!” dedi bir gün Küçükrusyalı’ya. “Sizin için herkes arkadaş... Ermeniler de, Yahudiler de, Avusturyalılar da... Bütün insanlar için üzülür ve sevinirsiniz!..”
“Hepsi için, evet küçük anne, hepsi için. Bizim için uluslar arasında ayrı gayrı yoktur. Yalnızca arkadaşlar ve yoldaşlar var ya da kardeşlik istemeyen düşmanlar. Dünyaya gönül gözüyle bakıp ne denli kalabalık ve güçlü olduğumuzu görünce insan öylesine seviniyor ki, içi ferahlıyor!.. Bir Fransız, bir Alman, bir İtalyan için de durum aynı, küçük anne. Hayatı anladılarsa eğer, onlar da aynı biçimde sevinç duyarlar. Hepimiz aynı ananın, aynı düşüncenin; bütün insanların kardeşliği fikrinin evlatlarıyız. Bu düşünce bizi ısıtır, adaletin göklerinde parlayan bir güneştir o ve bu gökler emekçinin kalbinde yatar. Hangi millet olursa olsun, adı ne olursa olsun, fark etmez.”
"Her zerresinde bir sağlık duy bedeninin, insan oğlu; her hücresinden bir inilti işit!.. Bir şehirsin çünkü sen, büyük ve derin... Yok yok!.. Bir değil, belki binlerce şehirsin hem!.. Ölümsüz ve doğumsuz, uçsuz ve bucaksız deryasın... Sayısız balıklar bulunur her deryada... Neden reddetmedesin sendeki erdemleri? Ve ne diye inkarcı başını
Sayfa 164Kitabı okuyor
-DECCAL-
_İnsan kendi karakterine bakarak Tanrı'yı yaratmıştır. Üstün gördüğü özellikleri Tanrı'da görmek hoşuna gider. İğrenç özelliklerini de Şeytan'a yüklemiştir.
_Bir tanrıbilimcinin, dincinin doğru diye duyduğu, yanlış olmak zorundadır: bu bir doğruluk ölçütü neredeyse. Savaş açtığım bu tanrıbilimci içgüdüsüdür: her yerde buldum onun
Merhaba
Öyle bir eser okudum ki ters köşeyi sonuna kadar yaşadım arkadaşlar.
Kahramanımız Savcı Korluoğlu, yıllar önce ölen abisinin intikamını almak için İstanbul'da hukuk okuyor, okumak için geldiği şehirde Melanuş adında Amerika'da tıp eğitimi almış yeni mezun genç ve güzel Melanuş adında kızla tanışıyor, birbirlerine aşık oluyorlar, yıllar içinde Korluoğlu başarılı bir Savcı olur, Melanuş'un keşfettiği mels içeceği ile kafa bulup gene Melanuş'un kendince geliştirdiği din çerçevesinde ayinler yapıp, yanlarına yoldaşlar alırlar, ritüellerle tebliğler gelir ki bunların içeriğinde kendilerince sağlanılan adaletle türlü işk*nceler yapılarak gerçekleştirilen ci*ayetler vardır.
Satırları okurken kanım dondu.
Melanuş'un amacı ne?
Savcı intikamını alabilecek mi?
Kitap uzun süre bende etkisini sürdürecek ki devamı gelecekmiş, merak içindeyim Tavsiye ederim
~~
#alıntı
"Sakın kimseyi yadırgama, sakın kimseyi ötekileştirme, herkese karşı anlayışlı ol. Her renge, her dile, her inanışa saygı duy."
~~
"Acıdan kaçınılmaz acıyla yüzleşilir ki o acı olmaktan çıksın ve kabullendiğimiz veya kabullenmesek de bizden bir parça olduğuna alışacağımız bir parçamız olsun, onunla yaşamayı öğrenelim. Su aksın, zaman geçsin, gece olsun, kış gelsin her şey doğasının gereğini yapsın ve biz de kabullenelim."
~~
"Aslında hepimizin içinde kötülük de iyilik de var. Sadece açığa çıkarmıyoruz veya çıkarmak istemiyoruz."
~~
#aynamınarkası
ASLA
Meral Aydın
#kitapvekahveperisi
#periileokuyoruz
Şu İnsanoğlu'ndan kurtulalım, emeğimizin ürünü bizim olsun. İşte o zaman zengin ve özgür olacağız. Öyleyse, ne yapmalı? Gece gündüz, var gücümüzle insan soyunu alt etmeye çalışmalı! İşte, söylüyorum yoldaşlar: Ayaklanın! Bu Ayaklanma ne zaman gerçekleşir bilemem, bir haftaya kadar da olabilir.
Sayfa 25 - can yayınlarıKitabı okudu
Şiir Sanatı, Mutlu olma Sanatı, Komedi Sanatı
_Lord Byron_
_Ey güzel okur! Bir kez burnunu uzattığın bu sayfaların içinden bir daha çıkamayacağına ant içerim!
_Tabuttaki ceset gibi yalnızdım. Yalnızdım bir bulut gibi. Yalnızlık dediğim haremindeki sultanınkidir. Mağarasındaki bir münzevinin değil. Hava saydam, gök mavi ve toprak kıvançlıyken, görünmekten hoşlanmayan, çatık kaşlı bulut gibi
Türkiye İşçi Partisinin Tüzüğü şöyle başlıyor;
"Zamanların en iyisindeyiz ve zamanların en kötüsündeyiz."
Evet biz zamanların en kötüsündeyiz.
Şu an bile biz burada konuşurken, Gazze'de yarısından fazlası kadın ve çocuk, 2 milyonu aşkın insan kör bir bombardıman altında.
Doğalgaz yok, elektrik yok, su yok, hastane yok, tıbbi yardım
TKP MK'nın Son Zamanlarda Türkiye'de Gelişen Olaylarla İlgili Raporu
Teşkilatın faaliyetleriyle irtibatı temin etmek için bundan üç ay önce Anadolu'nun doğu ve batı vilayetlerine gönderilen Süleyman Sami ve Salih Zeki yoldaşlar geri döndü. Hazırladıkları teferruatlı raporların en esaslı ve mühim yerlerini sunuyoruz.
1. Bugün Anadolu'da nüfuz sahibi üç kumandan var: Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir ve Ali Fuat Paşa. Mustafa Kemal komünizme ilke olarak karşı ve sosyal devrimin Türkiye için elverişsiz olduğuna inanıyor. Mustafa Kemal taraftarlarının politik görüşleri, onların Halk Zümresi partisince ortaya kondu.
Mustafa Kemal'in düşmesi, çok daha radikal görüşlü Ali Fuat Paşa'nın iktidara gelmesine yol açacak.
Mustafa Kemal ile Kazım Karabekir arasında görüş ayrılığı var. Bu durum, Karabekir'in Rusya ile yakın ilişkilerinden, Komünizmi daha iyi anlamasından ve komünizme sempati duymasından kaynaklanıyor. Mustafa Kemal ile Karabekir arasındaki görüş ayrılığı muhalefete dönüşüyor.
Erzurum ile Ankara arasında. Alt tabakalardan başlayan devrimci hareketi kabul etmeyen Kazım Karabekir'den, her ne olursa olsun yararlanmak, onun bugünkü muhalif tutumundan faydalanmak gerekir. Türkiye'ye maddi ve askeri yardımlar, ülkede teşkilatlı faaliyetlere geçen partimiz aracılığıyla yapılmalı
Sayfa 106Kitabı okudu
