Aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda
İçimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy
Birkaç köy sular altında.
Kalbimin doğusu,
Her resme güneş çizen bir çocuktu.
Gam yükünün kervanları yürürdü dudaklarımda
Kavruk ve çatlaktı dudaklarımın toprakları.
Ölümün ötesinde bir köy vardı
Orda, uzakta, kalbimin en doğusunda
Şimdi bana yalnızca
Dertli türkülere duyduğum karşılıksız aşk kaldı….
youtu.be/dpdD5Jj_WIY?si=...
merhabalarr
benim için zor olan bi okuma deneyimini daha geride bırakmış oldum. jean teule ile ilk defa bu eserinde tanıştım ve pek de mutlu olduğum söylenemez. kitaba başlarken beklentilerim daha başka şeylerdi. aslında konu olarak bi sıkıntı yok az çok tahmin ettiğim şekilde ilerledi ama yazarın dili mi yoksa akıcılık mı bilmiyorum bi eksiklik
Hayat, nasıl iki kutbun arasında çalışıyordu? Bir tarafta insan için bir yığın yükseltici şey, öbür taraftada sanki bütün bu yükseltici şeylerle aramızı kesmek, bizi onlardan ayırmak isteyen küçük endişeler, hesaplar, bedava düşmanlıklar vardı.
Bir yaz günü, çocukluğumun sokaklarından birinde bisiklet sürüyordum. Rüzgar saçlarımı savuruyor, özgürlüğün tadını çıkarıyordum. O zamanlar bisikletim benim en değerli arkadaşımdı.
Bir gün, mahallemizin sonundaki tepelere doğru pedallamaya karar verdim. Yokuş yukarı çıkmak zor olacaktı, ama ben kararlıydım. Tepenin zirvesine ulaştığımda, manzara nefes kesiciydi. Aşağıda yeşil tarlalar, uzakta mavi bir göl ve gökyüzünde beyaz bulutlar vardı. O anı hiç unutamam.
Ancak iniş daha da heyecan vericiydi. Hızla aşağı kayarken rüzgarın yüzüme vurması, kalbimin hızla çarpması… Adeta uçuyordum! Bisikletimle bir bütün olmuş gibiydim.
O günün sonunda, yorgun ama mutlu bir şekilde eve döndüm. Bisikletimle yaşadığım bu macera, hayatım boyunca unutamayacağım bir anı olarak kalacak.
Eskiden bir yüreğim
Vardı benim;
Şimdi uzakta
Çarpar belki
Bir çocuğun odasında.
Yitirdiklerim de oldu
Kazandıklarımın yanında
Bir ben kaldım şimdi
Tek yakın bana.
Ama ben eskiden de
Hep böyle
Yalnız çıkardım yola.
"Bir kitapta okumuştum; bir adam mutsuz biten öykülerin sonunu değiştiriyordu.
İşi gücü buydu; öykülerin sonunu değiştirmek… Şimdi, elinde kalemle benim öykümün üstüne eğilmişti. Silgisi de vardı. Kargacık burgacık harfleri özenle siliyor; silgi parçalarını temizlemek için kâğıda üflüyordu. Bağlılıklarım, inandıklarım, önemsediklerim havada uçuşuyordu.
Yeniden yaratılıyordum.”