Anselmus'un Tanrı Kanıtlaması
”Anlamak için inanıyorum” önermesine açık ve kesin bir anlam kazandırmış, inancın en yüksek sırlarını akıl ile temellendirmeye çalışmış, Ortaçağ’ın en güçlü düşünürlerinden biri olan Anselmus’un Tanrı’nın var olduğunu temellendirmek için ileri sürdüğü bir kanıt varmış, Bu, “Ontolojik Tanrı Kanıtlaması” diye anılıyormuş.Bunu en kısa ifadeyle şöyle özetleyelim “ Tanrı, tanımına göre, ‘en yetkin varlık’ . Şimdiii O’nun bir kez var olduğunu, bir kez de var olmadığını var sayalım. Tanrı’nın var olmadığını düşünürsek, onun ‘en yetkin varlık’ olmadığı ortaya çıkar; çünkü kendisinden ‘var olmak’ niteliği eksilmiş. Böylece, Tanrı eksik bir varlık olmuş oldu. Bu da, Tanrı tanımı ile çelişti. Öyleyse, ‘en yetkin varlık’ olan Tanrı’nın “var olması” gerekir.”. Dikkat edilirse, burada, sadece, ‘Tanrı’ kavramından Tanrı’nın varlığı çıkarsanmaktadır. Tabi bu Tanrı ispatına daha Anselmus’un sağlığında itiraz edilerek ‘bu usulle hemen hemen her şeyin varlığını ispat etmek mümkün olur’ denmiştir. Anselmus ise bu itirazlara karşı Tanrı haricindeki diğer bütün kavramların objeleriyle sınırlandırılmışlarını söylemiş. Sadece ‘Tanrı’ ‘mutlak varlık’ olarak düşünülebilir. Tanrı’yı hem var hem yok diye düşünemeyiz; çünkü O, ‘mutlak varlık’ tır. Sonuç olarak İnsan zihnindeki Tanrı kavramı ile Tanrı’nın varlığı aynı şey olduğu takdirde, ontolojik kanıt sonuç verecektir.
Şu unutma hastalığı denen endişe sarmış yine sağımı solumu. Onlar unuttum sanıyor ama ben hatırlamanın verdiği acılar içinde kıvranıp duruyorum. Siz tanımı duran varlıkları lügatınızdan hiç silmek zorunda kalmadınız ki,nerden bilebilirsiniz unutmanın iyi olup olmadıgını. Yıllardır dokundugunuz şu varlık alemine bir sabah sözlüksüz uyanmak... Tarif etmeye de sözcüklerim yetmiyor zaten. En çok sancıtan şeyi söylemeliyim. Unutamıyor insan aidi olduğu gözleri. Ama durup düşünmüyor değil şu kadife sesin sahibini. Her an unutabilirim öyleyse söylemeliyim tüm bildiklerimi. Küçükken okutulan bir parça vardı yarım yamalak hatırımda. Evin yolunu bulabilsin diye sümüklü böceği takip eder dururdu tosbik.Ben bir sümüklü böcek olmaya değil yaşadığımı söylemeye geldim. Ben unutursam hepiniz unutursunuz beni. Özlemek çok güzel en sevdiğim yemeyi unuttuğumda kaybetmiştim bu hissi,bilmiyordum özlediğimin ne oldugunu. Beni özlemeniz için belli ki unutulmamalıyım. Biliyorum bir gün ansızın öleceğim. Ben öldüğümü siz yaşadığımı unutnuş olacaksınız muhtemelen. Ben çiçeklerimi sulamaya doğrulurken,siz ayağınız mezar taşıma takılınca hatırlayacaksınız gerçeği. Biliyorum bir gün ansızın öleceğim... En çok korktuğum unutulmuşluğumla... BETÜL BOZKURT
Reklam
Sınırla ve Sınırda
İyi günler, Mayıs ayı öykü etkinliği ( #205074878 ) kapsamında ismini vermek istemeyen bir arkadaşın öyküsünü paylaşıyorum, herkese iyi okumalar. ---- Aylardır süregeliyor, üst bölgelerin pencerelerinden aşağı bırakılan kağıtları topluyorum. Yeni trendleri sanırım bu, üsttekiler terapi notlarını devşiriyorlar durmadan.
Oruç Aruoba'nın özlem tanımı: “İşitmeyeceğini bildiğin birine, kendi kendine 'Neredesin?' diye seslenmek. Bomboş bir varlık ve dopdolu bir yoklukla.” Coelho da aşkı yaratanın, ötekinin varlığından çok, yokluğu olduğunu söyler. Yakınlığın yaktığı ateş uzakken alevlenir, yanarsın.
Düşünüyorum !
Kişisel gelişim okuyup ,ben değerliyim kimse benden değerli değil, her şey yapabilirim başkalarının fikirleri beni engellemez öğretisi alınca özgüveni gelişen birey kendini cesaretle ortaya koyuyor.Biz de bunu destekliyoruz çünkü toplumsal baskıdan kurtulmuş özgürlüğünü ilan etmiş insan alkışlanır.Buraya kadar olan iyi. Ancak sonra bu birey
Özgür kadınlarla özgür geleceğe✓✓
Kadın, bence belirli bir tanımı yoktur hani felsefe de yüce şeylerin tanımı yapılmaz gibi bir terim var yanlış değilsem, evet kadın tanımı kolay kolay belirli kalıplara sokularak yapılamaz. abla ,kardeş,anne, hepsi birer kadın aynı zamanda kadın felsefedeki bir çelişmezlik önermesini yikabiliyor bence. misal çelişmezlik ilkesinde kadın hem abladır
Reklam
88 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.