Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
160 syf.
9/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Roman bireylerin düşsel cennetidir...
Bir edebi ziyafet, okuma yol haritası niteliğinde olan "Roman Sanatı" Rabelais,
Miguel de Cervantes
Miguel de Cervantes
, Sterne,
Denis Diderot
Denis Diderot
,
Gustave Flaubert
Gustave Flaubert
,
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
,
Marcel Proust
Marcel Proust
,
James Joyce
James Joyce
ve
Robert Musil
Robert Musil
gibi önemli ve farklı isimlerin çalışmalarını
Milan Kundera
Milan Kundera
nın zekice incelediği ve okuduğum kitaplara farklı bir bakış açısı getiren, okuyacaklarıma da yol haritası olmuştur, kurduğu güzel
Roman Sanatı
Roman SanatıMilan Kundera · Can Yayınları · 2017276 okunma
Onu sevmek üzere doğmuş olduğuna, artık büyük bir heves değil, yaradılış sırrı, bir varoluş bilmecesi olduğuna inanıyordu.
Reklam
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
mükemmel yazı.
İnsan dünyayı ancak ölümü kabul ederek (recevant düşünür (Zira ölümün bu alımlanışında insan dünyayı yansılar/ düşünür, veya bu ölümle dünya kendisini insanda düşünür/ yansıtır da diyebiliriz). Bu anlık askıya almada insan ege­mendir, ancak ne var ki bu egemenlik onun elinden kaçar (anlıktır yaşam ve düşünce). Eğer dünyayı elimizde zapt etseydik bunun adı anlık yaşam, varoluş olmayacaktı, ve insandan söz ediyor olmayacaktık... İnsan dünyayı yorumlar, bunun için ona söz yetisi verilmiştir, ancak insan dili (karşısında uzanan dünyada) yayılan derin sessizliği asla bozamaz, bu ses­sizliğin bilmecesi içine nüfuz edemez. Bu sözle bilinebilecek tek şey şudur ki: Bilgi adına sahip olduğu şeyin nihai anlamı (yani anlamın anla­mı, varlığın anlamı) ona kapalıdır, onun elinden kaçar.
608 syf.
8/10 puan verdi
Dunbar kardeşler, yetişkinlerin olmadığı bir evin kargaşasında dövüşerek, birbirlerini severek ve geçmişin yasını tutarak yaşamaktadır. Bir gün, onları terk eden babaları eve döndü ve bir teklifte bulundu: Kim onunla bir köprü inşa edecektir? Bunu kabul eden, uzun zamandır bir sırla yaşayan ailenin dördüncü çocuğu Clay’dir. Fakat babalarına öfke duyan kardeşlerinin aksine o, neden bu sıra dışı görevi yerine getirmek zorunda hissetmektedir? Kilden Köprü kendini bir akıntıya kaptırmış, gerçekte olması gereken şeye dönüşmek için sahip olduklarını yok etmeye kararlı bir çocuğun mücadelesine odaklanıyor. Clay’in önünde bir köprü, ailesini onurlandırabileceği bir fırsatın hayali uzanmaktadır ve bu, bir mucizeden azı olmayacaktır. Hem bir varoluş bilmecesi hem de günahlardan arınma arayışı olan bu hikaye, kitapları kırktan fazla dile çevrilmiş ödüllü yazar Markus Zusak’ın özgün tarzı ve kendine has kelime oyunlarıyla dokunaklı bir romana dönüşüyor. Keyifli okumalar…
Kilden Köprü
Kilden KöprüMarkus Zusak · Martı Yayınları · 2018435 okunma
"Onu sevmek üzere doğmuş olduğuna artık büyük bir heves değil, yaradılış sırrı, bir varoluş bilmecesi olduğuna inanıyordu."
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
"Onu sevmek üzere doğmuş olduğuna artık büyük bir hevesle değil, yaradılış sırrı, bir varoluş bilmecesi olduğuna inanıyordu."
Sayfa 129Kitabı okudu
"Onu sevmek üzere doğmuş olduğuna artık büyük bir hevesle değil, yaradılış sırrı, bir varoluş bilmecesi olduğuna inanıyordu."
Sayfa 153Kitabı okudu
Gecenin esrarı bahtiyar, Bu gece varoluş gecesi Bu gece inanmak, inandırmak bilmecesi Bu gece gecenin emrinde hakikat var!
587 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Merhaba efendim Bugün size harika bir eserle geldim. Elif’in Şems’i; Varoluş bilmecesi ; insanlar benzersiz bir varoluşa , kimliğe ve öze sahip. Yaşamın anlamını sorgularken huzuru, mutluluğu ve yaşamın kaynağını da ancak kendi yakalayabilir. Akılla kavrayıp kalple anlayabilmeli. Aklın ışığında yoğrulmuş bir kalp en doğru yolu gösterir insana… Elif’in şemsini okurken çıkacağınız yolculukta öfke, hayret , acı, kızgınlık, aşk, sevgi bildiğiniz tüm duygulardan geçeceksiniz. Nefesinizi tutarak , ölüm İLE yaşam arasındaki o ince çizgide her an tetikte… Mutlaka okumalısınız. Seveceğinizi düşündüğüm bu eseri ben okurken çok duygulandım. Yazarımızın kalemi daim olsun.
Elif'in Şems'i
Elif'in Şems'iElen Vera · Platanus Publishing · 2022107 okunma
Reklam
44 syf.
·
Puan vermedi
benim sesimle konuşan birini duydum**
“Ölümün bizzat kendisi tarafından ölmesi engellenmiş genç bir adam -henüz genç olan bir adam- ANIMSIYORUM.”* Başlığı kendisini, anlatısı ise genç bir adamı işaret eden bu kısa metinde her ne kadar kendisi bahsetmese de sondaki nottan ve incelemeden bu gencin Maurice Blanchot olduğunu öğreniyoruz. Eğer öğrenmemiş olsaydık bile bu metinde
Ölüm Anım
Ölüm AnımMaurice Blanchot · Encore Yayınları · 2012189 okunma
Dördüncü dev Rene Descartes’tı. Descartes 1619’da Bavyera’da ki hafta süren kar fırtınası boyunca kendini sıcak bir odaya kilitlemişti. Bu süre zarfında üç vizyon gördüğünü söyledi. Bu vizyonlar bildiğini ve anladığını sandığı her şeyden kuşku duymasına neden oldu. Bütün dinî dogmaları reddetti. Bütün otorite figürlerini bir yana attı. Kesin olarak bildiği tek bir şey vardı, onu da şu sözüyle dile getirdi: “Düşünüyorum, öyleyse varım.” Yunanlıların eski durumuna dönmüştü. Bu, varoluşa karşı değişim argümanıydı. Fakat Descartes bu argümanı bir adım ileriye götürmüştü. Düşündüğünün farkına varınca mantıksal olarak var olduğu sonucuna vardı. Diğer bir deyişle, varlığının farkında olması kendi varoluşunun tek kanıtıydı. Bu kanıtın kesin olduğunu söyleyebiliriz. Son derece güçlü ve basit bir argüman. Elbette, ben öldükten sonraki veya doğmadan önceki varlığımı hayâl edebilirim ama bunu kanıtlayamam. Buradan hareketle Descartes varoluş ve değişimin birbirini tamamladığını fark etti. Her şey ne tümüyle varoluş ne de tümüyle değişimdi. “Varım” varoluş demekti. “Düşünüyorum” değişim demekti. Dolayısıyla varoluş değşimin zeminiydi. Değişim de bir insanın varlığının farkına varması için gerekliydi. Descartes Newton’a sağlam bir dayanak sundu. Bu, mantıksal düşüncenin temeliydi. Günümüzde bile, Fransız okulları Kartezyen analiz ve düşünce yöntemlerini izlerler. Şeylerin nedenleri olmalıdır. Gezegenler Güneş’in etrafında dönüyorsa bunun bir nedeni vardır.
Ramazan bitiyor, Müslümanlığımız bitmesin..
... Zira arkadaşlarım ilgisizlik, kayıtsızlık, aldırmazlık inancını benimsemişlerdi. Bunların bir kısmı uzmanı oldukları ilim, fen ve görevleri ile meşgul olup metafizik ve felsefe denilen varoluş bilmecesi ile uğraşmazdı. Diğerleri ise adeta din duygusundan soyutlanmış; din ile felsefeyi eski efsanelerin kalıntısı olarak görüyorlardı. Tuhaf bir düşünce. Ben bunlara gıpta ederdim. Gerçekten garip bir düşünce! Bir kısmı ise Ramazan kandillerini gördüğünde Müslüman olduğunu hatırlayan Müslümanlardan idi. Kandiller yandı mı ellerine tesbihlerini alırlar, dinlememek ve hiçbir şey anlamamak şartıyla camilere doluşarak Kur'an ve vaaz dinlerler; ikindi vakti kalkarak oruç bile tutarlardı. Oruç tuttuğu halde namaz kılmaya lüzum görmeyenleri de vardı. Uzun bir namaz olan teravihe hiçbiri yanaşmazdı. Ramazan bitince bunların din duygusu da veda eder giderdi. Mevsimlik elbise giymeye benzeyen bu tarz dindarlığa ben hep şaşardım.
Varoluş bilmecesi...
Eğer hayat bir bilmeceyse, bu bilmecenin yazarı hiç şüphe yok sonunda açıklayacaktır.
Sayfa 70
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.