Zaten hayatımız iyice depresyona sürükleyici, zaten karamsarız. Bir de üstüne "intiharı" öven bu "varoluş sancısı" kitabını okuyunca, hepten kendimden geçtim. Gerçi bir yerde "Çivi çiviyi söker." derler.Biraz zevk de aldım, yer yer haklı da buldum.
Ciaron Nietzsche'den etkilenmiş derler ama doğrudan Nietzsche yazmış gib olmuş kitap. Çok karışık yazılmış pek bir şey anlamadım işin gerçeği.
Çürümenin KitabıEmil Michel Cioran · Metis Yayınları · 202110,2bin okunma
İmtihan, başımıza gelen kötülüklere sabretmek olarak anlaşılıyor.Öyle değil . İmtihan kötülüklerin kökünü kazıma mücadelesidir.O kötülüklerin kimsenin başına gelmemesi için insani duyarlılığımızı artırmaktır.Dine dile ırkına bakmadan her insan tekinin başına gelen bir trajediyi insan olmanın gereği olarak iliklerine kadar hissetmek aynı acıya ortak olmaktır.Mevcut ne varsa ondan daha iyisini herkes için arzu etmektir.
♤Yol, düşünce ve eylemde daha iyiyi var etme iradesinin insanı yönlendirdiği ruhsal ve bedensel bir ihtiyaçtır. Her zaman doğrunun, daha iyinin ve daha güzelin peşinde olma ihtiyacının insanı zorunlu olarak soktuğu bu rota sırâttır.
Kendinizi bulunduğunuz topluma ait hissetmiyor musunuz? Siz de bazen benim burada ne işim var diye düşünmüşsünüzdür. Kitap, varoluş sancısı çeken bir kahramanın hayata dair müthiş tespitleri iledolu :)
Bırakıp gitmek, kendimi unutmak, uyumak isterdim. Ama yapamıyorum, boğuluyorum: Varoluş her yandan bana nüfuz ediyor, gözlerimden, burnumdan, ağzımdan .. . 1
Bir adam ki açlıkla boğuşuyor, zar zor bir iki yemek buluyor, yer yemez midesine uzun süre yemek girmediği için kusuyor, barınacağı bir yer olmadan üşüyerek, sefalet içinde yaşıyor. Bunun üstüne, ümidini kaybetmeden iş arıyor fakat bulamıyor. Yazarlık yaparak hayatını kurtarmaya çalışıyor. Edebiyatı seviyor. Tıpkı
İnsanlığın tüm sorunları, insanın bir odada tek başına sessizce oturamamasından kaynaklanır.
Bir insanın yalnız olması kendisiyle hesaplaşmasını sağlar, bu hesaplaşma pek tatlı geçmez genel olarak neden yalnızım? Neden varoldum? Ne için yaşıyorum? Sorularını kendisine sormasını sağlar ve sonunda varoluş sancısı çeker.
“Cennetteki iki kişiden bir seçim yapmaları istenir: ya özgür olmadan mutlu olmaları ya da mutlu olmadan özgür olmaları; üçüncü bir seçenek sunulmaz. Budalalar özgürlüğü seçti ve sonra ne oldu, yüzyıllar boyunca zincilerini özlediler. Zincilerini anlıyor musunuz? Varoluş sancısı budur işte.
Varoluş sancısı beni yerle bir ediyor. Gerçekten yoruldum çok fazla şeyden. Kimse zerre umrumda değil bu beden bana ağır geliyor. Hayatımdaki her şey çok yolunda ama ben yerle yeksanım işte. Bu ruh bu bedene ağır geliyor sadece işte. Neyse ne iyi geceler
Çok düşünmek baş ağrısı yaptığından uyku tutmadı hissettiklerimi yazıp rahatlamayı deneyeyim dedim. Bugünlerde küçük bir şeyin etkisiyle kabuğuma çekildim, kaç gündür odamdakilerden uzak hissediyorum, dışarda da pek farklı sayılmaz az konuşuyor, asık suratlı olmayı sevmediğim için bazen küçük şakalara bile gülüyordum. Ama benzetme yapacak olursam
Duygularıyla yüzleşmek ona hep zor gelmişti.
Nasıl yaşayacağını bilemediği duygular, bir zaman sonra ilgisiz durumlarda saçma sapan bir şekilde saçılıverirlerdi ortalığa.
Çok müstesna bir kitap okudum.
Kişiler müstesna, adları müstesna, mekanlar ve olaylar müstesna, zaman müstesna..