Ama onu kenara itip, tramvaydan atlıyorum. Daha fazla dayanamayacaktım. Varlıkların, nesnelerin bu denli yakınımda olmalarına artık dayanamıyordum. Bir kapıyı iterek açıyorum içeriye giriyorum. Şimdi kendime gelmeye başlıyorum, nerede olduğumu biliyorum: Bir parktayım. Siyah ağaç gövdeleri arasında duran bir banka oturuyorum. Ayaklarımın altında, toprağı bir ağaç tırmalıyor, siyah tırnaklarıyla. Kendimi öylece bırakıvermek, kendimi unutmak, uyumak isterdim. Ama yapamıyorum. Boğuluyorum; varoluş her noktadan içime işliyor, gözlerimden, burnumdan ağzımdan.