Atatürk’ten Gençliğe Vasiyet
“Rica ile, merhamet dilenmekle millet işleri, devlet işleri götürülemez. Bir milletin ve devletin şeref ve istiklali temin edilemez. Türk milleti ve Türkiye’nin müstakbel çocukları bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdır…”
Eşsiz yiğitlik misalleri 4.Bölüm
Şeddad İbn Elhad rivayet ediyor: "Bir Arabî Rasûlullah'a gelerek îmân etti ve ona tabi oldu. Sonra: "Yâ Rasûlullah, sizinle hicret etmek istiyorum" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sahâbîlerin bazılarına bu zâtı vasiyet etti. Hayber gazvesinde elde edilen ganimetleri Rasûlullah taksim etti. Arabî'nin hissesine düşen payı kendisine verilmek üzere sahâbîden birine verdi. Arabî sahâbîlerin hayvanlarını otlatıyordu. Gelince kendisine düşen payı verdiler. Arabî: “Bu nedir?" dedi. "Rasûlullah'ın size ayırdığı paydır" diye cevap verdiler. Bunun üzerine payı alıp doğruca Rasûlullah'a gitti. "Bu nedir ey Allah'ın Rasûlü?" Rasûlullah "Sizin payınız" diye cevap verdi. Arabî: "Ben size bunun için değil boğazını işaret ederek- buraya bir ok saplanıp ölmek ve öylece cennete girmek için tâbi oldum" der. Rasûlullah şöyle cevap verir: "Eğer Allah'ın vaad ettiğine inanıyorsan, Allah seni vaad ettiği ile mükâfatlandıracaktır." Sonra düşmanla savaş- mak üzere harp meydanına doğru ilerlediler. Çok geçmeden Arabî'yi Rasûlullah'a şehit olmuş olarak getirdiler. Rasûlullah "Bu o mudur?" diye sordu. "Evet" dediler. Bunun üzerine Rasûlullah: "O Allah'a doğru söyledi, Allah da onun arzusunu verdi" buyurdular." Zadul Mead
Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti
Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti
Reklam
Vefat etmeden önce Mekke ve civarındaki insanları irşad ve tebliğ etmesi için Hz. İsmail'i, Beytülmakdis civarındakiler için de Hz. İshak'ı vasiyet etmiş ve ve imam olarak görevlendirmiştir.
“İbrahim bunu (Hak dini ve Allah'a teslimiyeti) oğullarına vasiyet etti. Yakub da dedi ki: Oğullarım! Allah sizin için bu dini seçti. Öyleyse siz ancak müslüman olarak can verin" (Bakara 2/132)
LOKMAN HEKİM’İN VASİYETİ
Lokman Hekim, vefatı esnâsında vârislerine bir zarf verip, “Bütün sırlarım bundadır. Sayılı nefesim bitip öldüğüm zaman, hekimleri toplayıp bu zarfın içindeki sırlarımı önlerine koyar müzâyede edersiniz. Kaç kese akçeye satılırsa o meblağı evlâd ve iyâlime teslim edersiniz.” diye vasiyet etmişti. Âhirete irtihal ettiği zaman zarfı açıp baktılar,
Ölümünüz Hâlinde
Kendi maillerine yeni bir gözle baktı. Şifrelerini kime emanet edebilirdi? Gizli bir köşeye yazıp ölümü yaklaşınca bildirebilir miydi? Ne garip, son yüzyılın ölümlerinin çoğu beklenme- dik anlarda gerçekleşiyordu. Hız ve haz çağında ölümler de aniden geliyordu. Ölümler ani olmasa bile haz alışkanlıkları ölümü hayatın içinde bir seçenek olarak görmek istemiyordu. "Vasiyet etmek" gibi ağır bir sorumluluğu taşımaya kimsenin niyeti yoktu. Vasiyet etmek ölümlü olduğunu kabullenmekti çünkü. Hemen herkes başkalarının öleceği, kendilerinin istisna olarak hayatta kalacağı beklentisinin loş kuytusuna sığınmayı tercih ediyordu. "Ölümünüz halinde..." diye başlayan bir soruya cevap vermek, ölümünü yakınlaştırmak gibi, ölümü kendine yakıştırmak gibi nahoş bir duyguydu.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.