İnsanın kendi kendine bile fısıldayamadıklarını öyle birdenbire yüksek sesle söyleyebilmesi kolay mıydı? ... söylenmemiş sözcükler tıpkı tutulmamış yaslar gibi acıtırdı. Hayata devam edebilmek için bazen uzun uzun konuşmak, feryat figan ağlamak ve geçmişin katranından arınmaya çalışmak lazımdı. İçeride tutulan sözler azat edilecek, birikmiş gözyaşları özgürce dökülecek, ertelenmiş yaslar bir bir tutulacaktı ki, içine kapandıkça ağırlaşan, sahibine yük olan ruh ferahlasın. Zira bazı yükler ömür boyu tek başına taşınmayacak kadar ağırdı.
Delirmemek için ilaç alıyordum. Delirmekten kastım, aklımın başımda olmayışı değildi. Aksine, aklım fazlasıyla başımda olduğu için delirmekten korkuyordum
Kitap Tuna karakterinin bugün ve çocukluğunun anlatıldığı bölüm olarak çift zamanlı olarak yazılmıştı.
Tunanın çocukluk kısmı Ada Ada diye yanıp tutuşurken bitti.
Bugün ise, hâlâ bir muamma acaba gerçek miydi yoksa rüya veya halüsinasyon muydu? Naif Tuna'ya tüm yaşadıkları ağır mı gelmişti?
Evden gerçekten savaşa mı gitmişti yoksa arka kapakta annesinin dediği gibi ambulansla mı götürüldü?
Eğer savaşa gittiyse mektupta yazılanlar neden kısmi olarak doğruydu; savaşa gitmediyse gerçekte olan olayları Tuna nasıl karabasanına(!) konuk etmişti ve birebir aynıydı.
*Bu yumurtalardan hangisi daha büyüktü, kabartma tozu pastayı ne kadar kabartırdı, krema nasıl böyle güzel kokardı ve babam böyle pasta yapmayı nereden öğrenmişti?...*
Ay bu başka bi soru silsilesiydi
Kitabın karakter analizleri yapılırken kesinlikle annesinin de konuşması lazımdı.
Ya da annesinin ağzından son bir bölüm daha olmalıydı.
Peki kitabı beğendim mi?
Bu kitabı okumaktansa başka bir kitabı okumayı tercih ederdim şahsen. Bazı tekrarlar vardı çok gözüme batan. İç savaş kısmının bi bölümünde çok sıkıldım, çocukluk bölümleri nazaran daha kolay aktı gitti. Yine de sonu gerçekten bir sonuca oturtulmuş olsaydı, kitabın kafa yakan kısmı bir ters köşe olsaydı; okur olarak tatmin olabilirdim.
Yalnız adı ve kapağının maviliği falan güzel pazarlıyor kitabı şimdi hakkını vermek lazım.