Foma Fomiç! Okurken bu karakter yüzünden sinir hastası olabileceğiniz ama sonunu da bir şekilde merak ettiren değişik bir kitap önerisiyle geldim sizlere. Her ay bir Dostoyevski klasiği okumaya çalışıyorum, geçen ayı kadın yazarlarla geçirdiğim için bu mümkün olmamıştı. Bu ay ise Stepançikovo Köyü eşlik etti bana.
Teyzelerle, yeğenlerle, kuzenler ve mürebbiyelerle dolu bir ev düşünün. Taşrada böyle kalabalık bir ev! Bu evin içinde kendini bilmez (aslında biliyor da işine gelmiyor) bir adam olan Foma Fomiç varsa hele vay halinize! Adam tam bir kaos! Bir de Generalin karısı! Tencere-kapak. Kibirin vücut bulmuş hali bu kadın ve gıcık adamın bu evi cehenneme nasıl çevirdiğini okurken hem elinizden bırakamıyor hem de sinirleniyorsunuz. Mümkün değil zaten sakin kalmak! Dayısının ricasıyla eve gelen yeğenin bakış açısıyla okuduğumuz bu hikayede, emekli bir albay olan dayıya bu kadar da saf olunmaz ama canım diyesiniz geliyor. Karakter bolluğu ve diyaloglar beni hiç sıkmadı hatta okuma yolculuğumu daha renkli bir hale getirdiler diyebilirim.
Köy ve şehir hayatının içinde yaşayıp giden insanların aslında birbirinden farklı olmadığını görebiliyoruz. Taşra hayatı da bir şehir hayatı kadar çeşitli olabiliyor. Foma Fomiçler olduğu sürece de içinden çıkılmaz bir hal alabilir bu hayatlar... Dostoyevksi kalemiyle uzun bir zaman önce tanışmış biri olarak severek okuduğum bir kitap oldu, herkese tavsiye ederim.